Konuşma Takibi

Mustafa Birgin
Konuşma Takibi

"Söz gümüş ise, sükut altındır."
"İki dinle, bir konuş."
"Biliyorsan konuş, âlim sansınlar; bilmiyorsan sus, adam sansınlar."
"Ağzı olan konuşuyor."

Bu gibi sözler, hep bizi daha az konuşmaya, hatta susmaya sevk ediyor.
Bir konuşma eğitimi kitabında bu anlam doğrultusunda bir bölüm okumuştum. Kitap devam ediyordu: "Hayvanlar, koklaşa koklaşa; insanlar, konuşa konuşa anlaşır!" O halde konuşsana!

Hangi safta olacağımızı şaşırıyoruz. Çünkü her iki görüşü savunanlar atalarımız, büyüklerimiz. Ancak birşey gözümden kaçmıyor; az konuşmamızı isteyen atalarımız, karşı taraftaki atalarımıza nispeten daha çok söz söylemişler gibi.

Kendi fikrime gelince, tamam kabul ediyorum, az konuşmamızı isteyen büyüklerimizin doğruluk payları var. Ama, tümüyle kabul edilecek sözler değil söyledikleri. Konuşmuş olmak için konuşan insanlara söylenebilecek sözler bunlar. Mamafih, iyi konuşabilen insanların da cesaretini kırıyor.
Eğer konuştuğunuzdan lezzet alıyor ve bu lezzeti dinleyenlere yaşatıyorsanız, sakın susmayın! Yok, eğer siz, öylesine konuşuyor; karşınızdakiler öylesine dinliyorsa, bu durumda konuşmak, kendinizi yormanın ötesine geçmeyecek ve saygınlığınızın azalmasına sebep olabilecektir.

Kimileyin, kendi kendime düşünüyorum. Acaba, konuşurken, anlatmak istediğimi karşı taraf nasıl anlıyor? Ya da öylesine söylediğim sözler, karşıda nasıl bir etki yapıyor? Bazen, doğru kelimeyi düşünürken, kendiliğinden çıkan lakırdılar, karşıdakiler tarafından nasıl algılanıyor? Konuşmam ne kadar güzel ya da konuşmamı daha güzel hale getirmek için neler yapabilirim?

Bu hafta, bir uygulama geliştirdim: "Konuşma Takibi". Başkalarıyla yaptığım konuşmaları, ses kayıt cihazıyla kaydedecektim. Bunu, yukarıdaki gerekçeler eşliğinde, eğlence gayesiyle de yapacaktım.

Hakikaten çok keyifli. Mesela ilk gün, kaydettiğimi bildiğim için, daha süslü, güzel konuşmaya, kelimelerin hakkını vermeye didiniyordum. Bazen, yersiz laflar ettiğimde, nasıl terliyorum bir bilseniz. Neyseki kayıt görüntülü değil ve ayrıca bende kalacak.

Sonra, arkadaşlarla karşılaşıyorum. Muhabbet ediyoruz:
-"....."
-"....."
-"Bu haftaki projem ne, biliyor musun?" diyorum,
-"Bilmemki, ne?" diyor,
-"Yaptığım konuşmaları kaydetmek" diyorum,
Arkadaşlar, zoraki bir gülmeyle,
-"Yani, şimdi sesimiz kaydediliyor mu?"
-"Evet"
Tabi, kızamıyorlar da. Kendilerini toparladıktan sonra, canlanıp, tumturaklı cümleler kurmaya başlıyorlar. Hatta kimisi, ayrılması gerektiği halde, eğer o an iyi konuşabiliyorsa, ayrılma işlemini erteleyebiliyor.

İşte, bazen mikrofon uzatıldığında, ne konuşacağınızı şaşırmanızın sebebi: Söyledikleriniz, ağzınızdan bir kez çıkacak ve geri dönüşü yok ve bu, hep böyle kalacak.

Bunu kendi yaşamımdan örneklemek istiyorum:

Üniversite son sınıfta, arkadaşlar, bir eğlence gecesi düzenlediler, katıldım. Müzik dinledik, oynadık, zıpladık, vesaire... Bir de o anı yaşatma adına, bir kamera da çekim yapıyordu. Kimse kameraya cesurca bakamıyor, herkes gözlerini kaçırıyordu. Ben, bunu aşmam gerektiği hissine kapılıp, birkaç girişimde bulunduysam da, hep yenildim. Ancak kamera başka yöne yöneldiğinde tekrar kendimi toparlıyordum... Derken nihayet kamera bana yenildi. Bundan sonra da böyle oldu.

Gelgelelim eğlence sonunda, hemen yanımda oturan arkadaşın önerisiyle, herkes sesli olarak mesajını söyleyecekti. İlk bu arkadaş başladı, hazırlıklı olduğu belliydi. Bu sırda ben telaşlı bir hâlde, ne desem ki, diye kara kara düşünüyor; bir yandan da kendimden emin olduğumu(!) göstermek istercesine sırıtıyordum.

Ve beklenen an, kamera gözünü gözlerime dikti, gözlerim öne eğildi. Lâkin ağzımdan bir şeylerin çıkması gerekiyordu. Söze başladım:
-"Çok yorulduk, yani oynamak kolay değil, onu anladık, böyle"

Sonra neden bilmem, salak bir soru sordum kameramana:
-"Sesi alıyor değil mi bu arada, tamam?"

Bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz; çırpındıkça batmaya devam ediyordum:
-"Bir de gülümseme göndereyim" dedim ve donuk bir sırıtış kapladı yüzümü.
En kötüsü de, bunları herkese dağıtılan CD'den şu an izliyor ve buraya yazıyorum. Varın siz düşünün halimi!

İnsan, yaptığının kaydedildiğini, başkalarınca izlenebileceğini bildiğinde, daha iyi şeyler yapmak için kendisini zorluyor.

Belki de hep iyi şeyler yapmamız istendiğinden, iki melek, tüm eylemlerimizi kaydediyor.

---------------------------------------------
M. Birgin (Ağustos 2004) (HP-48)

Bu sayfa, 16.06.2007 tarihinde yayınlanmış ve 14879 defa görüntülenmiştir.
Oyla!
9,6 (5 oy)
Abonelik Bilgisi
Yorumlar
m1gin 2013-02-16 17:56:05 Bildir!

Sadece ben değil; herkes bir âlem ey nihavend. Buna siz de dahilsiniz. :)

Kendinizle didişme hâllerinizi paylaşmak hususundaki cesaretsizliğinizin kökenini sorgulamayı deneyin. :)

Demek her türlü haline yakından tanıklık ettiğiniz tek kimseyim, öyle mi?
Ah ne kadar da başarısızmışım! Yalnızlığı seviyor ve yalnız yaşıyor olmam hikaye imiş meğer. :P

4 yaşındaki yeğeninizin üzerine üzerine gitmeye devam ederseniz, kısa zamanda füze olup uçuşa geçer bence. :)
Ama öncesinde oyuncak toplama robotunu icat etmesini bekleyin... Yeğen uçtuktan sonra, oyuncak toplama robotunu açık arttırma ile yüksek fiyatlara satabilirsiniz. :)
Ha ama günün birinde uçuşa mola verip evini ziyarete gelen yeğene bu durumu nasıl açıklarsınız bilemem artık! :P
O zamana kadar siz de bir bahane bulma robotu icad ediverirsiniz, n'olacak canım! :)

Keyifli yorumlarıyla renk katan tüm arkadaşlara teşekkürler.. 

nihavend 2013-02-06 03:50:49 Bildir!
Siz kelimenin tam manası ile " bir alemsiniz":)
Ben de yeni karşılaştım bu yazıyla, konuşma takibi deyince yabancı dilde bir şeyler var da onunla ilgili sandım sonra baktım sizin kendinizle uğraşma halleri:) Bu konuda yalnız olmadığıma sevindim ama ben henüz sizin kadar cesaretli degilim bunları paylaşma konusunda:)
Bu arada her türlü haline, bu kadar yakından tanık olduğum tek insansınız:)
Bütün site müdavimlerinin hemfikir olduğu bir şey olduğunu tahmin ediyorum, içtenliğiniz, bu kadar kendiniz olma hâli en başta takdire şayan sonra da çok sevimli doğrusu :) Keşke herkes sizin gibi kendiyle uğraşsa da bazı olumsuzluklar azalsa, dünyamız daha yaşanabilir bir hâl alırdı belki.
Ha bir de genelde bütün yeni icadlar bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkıyor ya yazıyı okuyunca aklıma geldi, bu da ona benziyor ve bugün çok hoşuma giden bir hadise var bununla ilgili onu da paylaşmazsam olmaz:) İhtiyaçtan dedim ya hani, 4 yaşındaki yeğenimi sürekli oyuncaklarını toplar mısın demekten ne kadar bıktırmışsam, çocuk bugün bana diyor ki, (normalde hep füze yapmayı istiyor) ben oyuncak toplama robotu yapmak istiyorum:) Ve malzemelerini de saydı bana üstelik, şu şu lazım diye:))
Hey gidi ihtiyaç sen nelere kadirsin:)
Hazır ilgi alanım algıdan falan söz edilmişken o "sesi alıyor mu?" sözünüzden sonra şu hadise geldi aklıma, şu olayı canlandırın şimdi kafanızda, biri var elinde bir anahtar ve o anahtarın doğru anahtar olup olmadığını test etmek için evinin kapısında deneyecek, bizzat şahit olduğum bir şey bu hâlâ gülüyorum hatırladıkça:))) Evin içinde, giriş kısmında elinde anahtar kapıya yöneldi ve kapının kulpundan tutup açtı, dışarı çıktı kapıyı kapadı ve anahtarı denedi:))) Bu kadar!:)))
denizz 2011-05-09 23:46:54 Bildir!
aaa ben bu yazıyı yeni gördüm ve hemen okudum süper bişey bu ya aslında ses kaydedeceğinizi konuştuğunuz kişilere demeseydiniz daha güzel olurdu.:) diye düşünüyorum kamera karşısında ki konuşmanızada çok güldüm:)) sesi alıyor değilmi bu:)
edra 2010-10-24 17:47:59 Bildir!
İnsanı düşünmeye davet eden kelamınıza teşekkür ederim m1gin...Yüreğinize sağlık.
Başkalarının ne diyeceğine çok takanlar hayatlarını çok yorarlar da BİRİ'nin ne diyeceğini hesaba katarak yaşadıklarında da tadına varacaklar herşeyin..Tecrübeyle sabittir:(

İnsan her yaptığının kameraya alındığını çoğu zaman unutuyor malesef.Ve malesef CANBAZ kardeşimizin de dediği gibi değeri diğerinin yanında zerrecik bile kalamayacak insanların karşısında en ince sanatımızı ortaya koymaya çalışıyoruz.Özünde insanın O'na endeksli bir hayat arzusu olmayınca diğerleri de zaten zevk,ikiyüzlülük olsa gerek.Ama herşeye Rahmen samimi bir tövbe vaadi var bize...O zaman kameramız kırılır hatta bir format bile atılabilir kayıtlara.ne diyor Senai Demirci beyefandi abimiz ''Bana günahımı bile unutturdun.Hatta unuttuğumu bile unutturdun''Keşke kameramıza gözyaşlarımızla seccadelerimizi ıslattığımızı ve bu arada AFV diye yalvarışlarımızı kaydettirebilsek de yepyeni bir biz(Ben)olabilsek:((İnşAllah)
bisnev 2009-12-19 11:12:39 Bildir!
teşekkür etmeyi unuuttum  meleklerin telaşından:)çok teşekkürler m1gin ...aklıma güzel bir bilgi daha geldi.ben kendi adıma çok sevinmiştim bunu öğrendiğimde.hata yapan bir kulun samimi tövbesi sonucunda Allah (c.c)yaptığı günahları şahitlik eden meleklerine dahi unuttururmuş...sadece Rabbi ile kulu arasında kalıyor yani...iki sırdaş gibi ...hatta iki dost gibi...kusurlu bir kul olarak çok duygulanmıştım doğrusu bu bilginin hazzından ...Rabbim ,şükretmekten acizim ...
bisnev 2009-12-19 11:07:02 Bildir!
sürekli kameraya poz vermek zorundaymışız meğerse:)...her an gözleri üzerimizde iki melekle beraber olmak ciddi anlamda terletiyor olmalı bir insanı...tüm yaptıklarımızın cümle cihana sergileneceği fikri ise doğrusu korkutucu.Allah yardımcımız olsun ve kusurlarımızı örtsün ...kul hata yapar,Rabbi örter .Hamdolsun Rabb-i Rahimimize...
Seval 2009-07-26 00:34:25 Bildir!
Eğlendirirken sonunda düşündüren güzel bir yazı.

Gerçektende paylaşımınızı çok ince bir noktaya bağlamışsınız.

Umarım ömrümüz hep doğru olan şeylerle geçer ve sonunda kârlı çıkarız.

Teşekkürler.
CAMBAZ 2008-02-19 14:03:27 Bildir!
SİZCE  DE GARİP DEĞİLMİ HER ANI BİR MELEK TARAFINDAN KAYDEDİLDİLEN İNSAN OĞLUNU ELİNE KAMERA ALMIŞ GEZEN DİĞER BİR İNSAN OĞLU TARAFINDAN KAMERAYA ALINMAYA BAŞLADIĞINDA HERŞEY DEĞİŞİYOR BÜTÜN BİR ÖMÜR BOYUNCA YAPTIĞIMIZ HERŞEYİ KAYDEDEN İKİ MELEK OLDUĞUNU BİLDİĞİMİZ HALDE O MUCİZE VARLIKLARI HESABA ALMAYIP İNSAN OĞLUNUN YAPTIĞI ÇEKİME GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERİP YARIM SAATLİK ÇEKİM İÇİN KENDİMİZE ÇEKİ DÜZEN VERMEMİZİ NASIL AÇIKLARSINIZ????????? BEN AÇIKLAYAMADIM ACABA İKİ YÜZLÜMÜYÜZ????? HERŞEYİ GÖREN BİR RABBİMİZDEN BU KADAR ÇEKİNEN VARMI ARAMIZDA??????
m1gin 2008-02-12 04:52:57 Bildir!
Merhaba memnune, ince yorumunuz için teşekkür ederim...

Milletin ne dediğini önemsemediğim, çoğu zaman için doğrudur. Buna medeni cesaret denir mi, belki; ama benimkisi, belki ileri görüşlü olamamak ya da kendi bildiğini okumak gibi bir şey. :P

Kendimle epey sataşan birisiyimdir...
Bazen kendime kızıyorum; kendi üzerime çok geliyorum diye. :)
Ama savunmam da şöyle oluyor; başkalarıyla uğraşsam daha mı iyi? :S
Bunun üzerine diğer ben düşünüyor; sonunda, yumuşuyor ve bunlara razı oluyor... ;)
memnune 2008-02-11 15:36:02 Bildir!
çoğu insan zaaflarını ya da düştüğü komik durumları örtbas etmeye, başkalarına çaktırmamaya :) çalışır. bazıları da kendi komikliğine güler. mesela karda yürürken bi anda kendimizi bir seksen yerde bulduğumuzda. bunu tecrübe eden çok olmuştur heralde :)
siz de biçok konuda "millet ne der" i düşünmeden anlatıyosunuz yaşadıklarınızı. artık buna medeni cesaret mi denir, ne denirse. tebrik etmek gerek..

ayrıca eminim yazının son iki cümlesi başka alemlere götürüp düşündürmüştür okuyan herkesi. o yüzden bu iki cümle, farklı bir bakış açısı kazandırdığı için özel bir teşekküre fazlasıla layık diye düşünüyorum...
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: