Müzik Eşliğinde Ritmik Yürüyüş

M. Birgin
Müzik Eşliğinde Ritmik Yürüyüş

Okuduğum okul binası ile ev arası ulaşım, yaya olarak yarım saati aşıyor. Aynı mahalleyi paylaştığımız arkadaşlar genellikle, bir araca biniyorlar; bense, bunu bir fırsat addedip, kulaklıkları kulaklarıma takarak, müzik ve benzeri işitsel yapıtlar dinlemeyi tercih ediyorum.

Ancak kışın, bulunduğumuz il olan Konya'nın iklimi sert oluyor. Ayrıca, bulunduğumuz muhit olan Bosna Hersek -ki, şu an itibariyle seyrek bir yapılaşmaya sahip- olması sebebiyle, kış çok daha sert geçiyor. Bilirsiniz, binaların azınlığı, esen rüzgârın enerjisinin, üzerinizdeki etkisinin fazlalığına işarettir. Hâl böyle olunca, yürümeyi yeğlemeniz için az sayıda sebep vardır: mesela, maddi durumunuz elverişsiz olabilir ya da cimri birisinizdir veya benimki gibi bir sebebiniz olabilir. Hoş, benim cimri bir yanım da var aslını isterseniz.

Yaz günü, ikindinin akşama çaldığı vakit ya da geceleri, yürüyüş, zevkli. Hele müzik eşliğinde yürüyüş, daha zevkli. Hele hele, müziğin temposu elveriyorsa, müzik eşliğinde ritmik yürüyüş, çok daha zevkli.

Bazen, yolda müzik eşliğinde ritmik yürürken, dinlediğim müziğin yavaş tempolu olması sebebiyle, adımlarım ağırlaşır. Bu hâlde iken, birçok yaya beni geçer. Bazılarının, tuhaflığıma anlam biçmeye çalıştıklarını hissederim. 
Sonraki şarkı, bazen hareketli, hatta çok hareketli olabiliyor. İşte öyle bir anda, beni geçen herkesi bir anda ardımda bırakabiliyorum; çünkü koşarcasına müziğe eşlik ediyorum. 
Tabi, başkalarının ne dediğini önemseyecek olsanız bunu yapamazsınız; bir çözüm de, kendinizi müziğe kaptırmanız...
Kabul ederim, çılgınlık bu. Ama, kimseye ilişmiyorsanız, bazen, çılgınlıklar da güzeldir.

Bir defasında, alışveriş merkezinden eve doğru, çok hareketli bir müziğe uyum halinde koşar adımlarla ilerliyor; bir taraftan da yolun daha uzun olmasını temenni ediyordum ki, benimle aynı istikamette giden bir araç, acelem olduğunu düşünerek durdu. Reddetmek, ayıp kaçardı. Sağolsun, beni kapı önüne kadar bıraktı.

Ritmik yürüme modunda, sonraki şarkı çalmaya başladığında, yeni parçaya uygun adımları tutturmak, bazen parça biteceğe yakın nasip oluyor. Öyle bir vaziyette, şarkı güzelse, tekrar çalıyorum.

Müziğe yürüyerek eşlik eden ben, düğünlerde ne yapıyorum, dersiniz? 
Evet, düğünlerde de oynamak yerine yürümeyi tercih ediyorum; çünkü, benim için oynamak, yürümek demek.
Düğünün birinde, beni sahneye çıkardılar. İlkin, çekine çekine, normal oynamaya çalıştımsa da başarılı olamadım. Bir süre sonra çekingenliğim azaldığında, başladım ortalıkta sekerek yürümeye. Tabii, herkes bana bakıyor; kimileri şaşkın, kimileri gülüyor.
Bir de bilirsiniz ki, düğünlerde para takma olayı var; oynayan birine kağıt para asarlar ya da üzerine atarlar. Bence bu, aşağılayıcı bir hâl.
Neyse, ben oynarken, düğün sahiplerinden biri, oynayanlara para takmaya başladı. Ortadaki herkese taktı, bir ben kaldım. O da bunun farkındaydı. Elinde son bir kağıt parçasıyla, bana yöneldi. İçimden, buna mani olmak geçti. Bunun için, müziğe olan uyum bozulmasın diye, birim zamandaki adım sayısını, şimdikinin katları şeklinde arttırabilirdim belki ama başarısız da olabilirdim; adımlarımı genişletmeyi yeğledim. Adam, beş-on saniye peşimden koşturduysa da, bana ulaşamayacağını anladı ve ardımdan havaya attı parayı. 
Epeyce eğlenmiştim.

Geniş bir müzik arşivine sahibim. Asıl ilgim dünya müzikleri olmasına rağmen, tasavvuf'tan, caza; sanat müziğinden, new age'e; halk müziklerinden, hip-hop'a; rock'tan, klasik müziğe ve daha birçok şeyden, daha başka birçok şeye kadar uzanan müzikleri dinlerim (zaten bir zamanlar, "4 Yön" isminde bir radyo programı da yaptık arkadaşlarla); ama seçiciyimdir. 

"Hadi canım sende! Bu kadar müziği dinle, sonra 'seçiciyim' de!" deme olasılığınızı düşünerek, açıklama yapayım: Tahmin edersiniz ki, bu kadar müzik, bilgisayar ortamında barındırılıyordur; takdir edersiniz ki, bunların işgal edeceği disk alanının geniş olması gerek, bir de arşivinizi genişletiyorsanız ve CD karmaşasını sevmiyorsanız, disk ne kadar geniş olursa olsun, bir süre sonra dolacaktır.

Buna çözüm olarak ben, dinlediğim müzikleri 100 üzerinden oyluyorum (temposunu da belirliyorum: yavaş, hareketli, normal gibi). Bununla beraber, oyu 80'in altında olan parçaların belli bir yüzdesini siliyorum. En çok sildiğim parçalar, sözleri uygun olmayanlar. Elbette bu, dili bilinen şarkılar için geçerli; ötekilerinde ise, his giriyor devreye. 

Gelgelelim, melodisi çok güzel, ancak uygunsuz şarkıları silmekte zorlanıyorum. Buna çözüm olarak da, o parçayı ardarda defalarca, bıkana kadar dinliyor ve sonra acımadan siliyorum. 
Burada, bir tartışma başlatılabilir: Sanat, sanat için mi; yoksa halk için mi, falan filan? Bu, bayatlamış bir tartışma. Ben, Hasan Cihat Örter'in fikrine katılıyorum: "Sanat, hem sanat; hem de halk içindir".
Son olarak, yeni okuduğum bir kitaptan müthiş bir cümle aktarmak istiyorum:
"... Bazen böyle rezil şeylerin eğlenceli olması ne kötü. ..."

------------------------------------------
M. Birgin (Eylül 2004) (HP-51)

Bu sayfa, 2.09.2007 tarihinde yayınlanmış, 22.05.2010 tarihinde güncellenmiş ve 27149 defa görüntülenmiştir.
Oyla!
8,7 (2 oy)
Abonelik Bilgisi
Yorumlar
hasbihal_men 2011-10-10 05:07:26 Bildir!
90'lı yıllarda önümüzde bir mikser [çırpan cinsten değil:) ],birkaç adet deck ve burnumuzun dibine ulaşan bir mikrofon vardı. arka bölümdeki kasetleri unutmak onlara haksızlık olur.şimdilerde flatcast vs. yayınları yapıldığı için acemilik çekmeme adına işi öğrenme amaçlı kura çektim sana çıktı.:) bu minvalde siteyi tekrardan inceleme fırsatı buldum. yorumumuzu eklediğimiz bahse konuda mesele bir yöne doğru kanalize olmuş durumda.fazla söze ne hacet diyelim ve birkaç lakırdı! ekleyelim. 1-güzel konuşmak için fazla kitap okumak, bol bol dinelemek, araştırma yapmak mecburiyet olmamakla birlikte, meselenin müsebbibi olarak mikserlenebilir. 2-en önemlisi, harmanlanan az önceki sebeplerle yalnız bir mekanda herhangi bir konu üzre kendi kendimize çalışma yapmaktır; yani deliler gibi kendi kendimize konuşmak akıllı bir hareket olsa gerek :) bunun için kelime dağarcığımızı mümkün mertebe genişletmeliyiz. 3-topluluklara hitap etmek (güven duygusunu oluşturur,başarıyı gündeme getirir) 3-güzel yazma konusunda sn.birgin'e katılıyorum.yazdıklarınızı değerlendirme amaçlı nadasa bırakın.sabırlı olunuz, hasat zamanı yakındır:) 4-bir daha ki instrumental'lı ritmik yürüyüşte birlikte olmak temennisiyle HAKKA EMANETSİNİZ.
epsilon 2011-10-08 01:02:40 Bildir!
Demek koskoca google'a yalancı diyorswunuz utanmadan!! o zaman size ek bilgi sunayım.. bunu daha öncelerden öğrenmiştim bakın bugün lazım oldu :) "çavdar tarlasında çocuklar" isimli kitap aynı zamanda "gönülçelen" diye de çevrilip satılmış... bizim zeki türkler gönülçelen isminin çavdar tarlasında çocuklara kıyasla daha cazip olacağını düşünmüş olabilirler.. belki siz gönülçelen ismiyle alıp okuyanlardansınızdır... hatta bir bilgi daha teoman gönülçelen albümü çıktıktan sonra konserlerinde bu kitabı bedava dağıtmış bi süre :) ahh yaa demek gururunuza yediremeyecektiniz benim lise sonda okuduğum kitabı tee üniversitenin uzatma dakikalarında okumuş olmayı :P hadi size güzel bir şey söyliyim siz sanırım 2004te okumuşsunuz kitabı, ben de 2004te lise sondaydım :P

Her şeye rağmen akıcı bulunan yazılarınızın yazım aşaması da pek zormuş :) bu zorluğa katlanan biri olarak -e madem o kadar da övgü almışsınız- işin erbabı gibi püf noktalarından bahsetmeyecektiniz de ne yapacaktınız di mi :P onları okuması da eğlenceli idi :)
m1gin 2011-10-07 01:54:38 Bildir!

Üzgünüm ey epsilon; kitap adını tutturamadınız. "Çavdar Tarlasında Çocuklar" kitabını okuduğumu hatırlamıyorum. :)

Ayrıca kendinizi övme ve beni yerme girişiminiz de dikkatimden kaçmadı hani.
"Nasıl yani!?" diye iç geçirdiğinizi hisseder gibiyim... Merakınızı gidereyim:

Ne yani, sizin lise sonda okuduğunuz ve çok beğendiğiniz bir kitabı, benim ancak üniversite 5. sınıfta okuyabileceğimi mi ima ediyorsunuz? :P
Ayıp bana ya! Hiç okumam daha iyi! :D

Bununla beraber nihavend'in; anlatımımın akıcı olduğu yönündeki ifadelerini ikrar edişiniz, sükunetimi korumama katkı sağlamıştır. :)

Hmm... Gerçekten de dediğiniz gibi; akıcı yazabilme kabiliyetim, çok okuyarak akıcı konuşma özelliği kazanan insanları dinlemiş olmamla ilintili midir ki? :S

Her şeye rağmen, akıcı bulunan bu (veya başka) yazılarımın tamamlanmasının haftalar hatta belki aylar aldığını belirtmek isterim... Yıllar alanlar da var... Lâkin onlar henüz tamamlanmış değildirler. :)
Yazımları hiç de akıcı değil yani. :P

İş bu raddeye geldi madem, hadi bir de işin erbabı imişim gibi, akıcı yazabilmeye dair bir püf noktası vereyim: :)

Yazınızı akıcı hâle getirmek için, onu yazdıktan hemen sonra birkaç kez okuyun ve saklayın...  
Aradan biraz zaman (birkaç saat de olabilir birkaç gün de :)) geçtikten sonra (bu zaman zarfında yazı üzerine kafa yormanın faydası büyüktür :)) yazınızı saklandığı yerden çıkarın ve büyük bir keyif (veya iştah) ile okumaya başlayın...
Yazıyı okurken, keyfinizi (veya iştahınızı) kaçıran cümleleri -ki bunlar hız kesen ve akışı bozan cümlelerdir- belirleyin ve onları zımparalayın. :)

Yukarıdaki püf noktasında parantez ve ara açıklamalar, özellikle hız kesmek için kullanıldı. Malum pek akışkan yazan bir kimseyim; yazdıklarım hemen es geçilsin istemedim, en azından üzerinde durulsun istedim, bu sefer! :D

epsilon 2011-10-06 12:49:06 Bildir!
cümleyi google'a sorduğumda bana "çavdar tarlasında çocuklar" kitabında geçtiğini söyledi :) ( "çavdar tarlasında çocuklar" ı ben de lise sonda okumuştum ve çok beğenmiştim :) )

Anlatımınız cidden akıcı sayın birgin sanki müzik eşliğinde ritmik yürüyüşte eğlenceli ve hızlı bir parçayla karşılaşmış ve onun temposuna ayak uydurmuş gibi okuyor insan. nihavend güzel farketmiş ve sormuş "çok okumaktan mı yoksa yetenekten mi" başka şık yok mu demişsiniz ve olmayınca hemen yetenekliyim diye övünmeye başlamışsınız :) ben size başka seçenek sunayım... siz çok dinleyen bir insansınız... o halde bu akıcı yazabilme kabiliyetini, sizin dinlediğiniz ve aslında çok okuyarak akıcı konuşma özelliği kazanan insanlara bağlayabilir miyiz? yani çok okuyanları dinleyerek dolaylı olarak okumanıza? :)
m1gin 2011-10-04 19:47:03 Bildir!
İlginiz için teşekkürler ey nihavend,

Malesef ki o kitabın ismini şu an ben de hatırlamıyorum... Genelde kaynakları belirten bir kimseyimdir, neden bunu not etmemişim bilmiyorum.

Anlatımımı beğendiğinize sevindim. Bunu kitap okumaya mı, yoksa kendi yeteneğime mi borçlu olduğumu sormuşsunuz... Başka şık yok mu? :P
Zira çok kitap okuyan bir kimse değilimdir... Lâkin işitsel yapıtlarla aram pek iyidir.

Hadi diğer şıkkı seçeyim... Yetenekliyim, ne yapayım! :D

Baştaki sorunuzu da cevap vereyim.
Yürümek için müzik biraz anlamsız gibi duruyor sanki. En azından benim için...

Öte taraftan müzik dinlemek ve ona eşlik etmek için yürüdüğüm pek çok zaman olmuştu. :)
nihavend 2011-10-04 18:41:59 Bildir!
yürümek için mi müzik,müzik için mi yürümek?:P
bende yürümeyi sevenlerdenim fakat tehlikelerini de gözardı etmemek lazım,dümdüz ve karşıdan karşıya geçme sorunu yoksa ne âlâ.

bu arada anlatımınız çok hoş,bunu çok kitap okumaya mı yoksa yeteneğinize mi borçlusunuz,(birde o kitabın ismini) bilmek isterdim elbet:)
üniversiteli 2008-02-09 19:09:02 Bildir!
çok güzel ya denedim acayip hoşuma gitti daha önce böyle bir şey hiç  aklıma gelmemişti.Abi çok güzel tespitlerin var. Bunu bizimle paylaştığın için teşekkürler.
CAMBAZ 2008-02-05 22:12:30 Bildir!
GÜSELLLLL AMA BEN ŞİMDİ  ACAİP MERAK ETTİM SENİN YÜRÜYÜŞÜ:)
Bilinchard 2007-10-04 09:43:16 Bildir!
Abi, yine döktürmüşsün ya! Aslında bende mp3 player sayesinde, otobüse binme alışkanlığımı bıraktım. etrafada bakınca; sanki klip çekiormuşum gibi geliyor. (:
candasdede 2007-09-30 20:33:46 Bildir!
Ustad Hayatın her alanına el atmaya devam ediyorsun bakıyorum da:) tiyatro , yazı(nesir),müzik ve okuma .. ha bir de alış veriş olmalı onu afradan biliyoruz.. yürüdüğün yollarda aslında güzel yerler bir yanda üniversite öğrencileri.. ah be şu üniversiteyi bir daha mı kazansak ne yapsak:))

yoğunluğum sebebiyle siten le fazla ilgilenemedim ,ingilizce ingilizce diyorum senin sunduğun imkanları değerlendiremiyorum.

Saygı ve içtenlikle iyi öalışmalar
compir 2007-09-28 19:23:01 Bildir!
hocam keske amerikada'da yuruyebilme sansimiz olsa. Her yere arabayla gitmekten oyle sıkıldım ki. imrendim simdi
hatem 2007-09-17 22:24:07 Bildir!
sevgili hocam yine döktürmüşün sana yakışır bir yazı olmuş tebrik sana selam sana
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: