Merhabalar efendim, ben kısaca kendimi tanıtayım öncelikle mesleğim muhasebe 15 yıldır çalışma hayatındayım. Son çalıştığım iş yeri ani bir kararla bundan bir ay önce aniden el değiştirdi ve yeni firma sahibi bir hafta içerisinde tüm personeli işten çıkardı, şaşkınlıkla ne olduğunu anlamadan kendimizi bir anda işsizler sınıfında bulduk malasef... Çokda malasef diyemeyeceğim çünkü özellikle son zamanlarda çalışmasam fikri bende ileri safhadaydı ama işten kendi isteğimle çıkma cesaretini gösteremiyordum, öyle ya kendi isteğimle çıkarsam iş bulamazsam pişman olurum düşüncesi... Ancak bu durum farklı toplu çıkış ne yapabilirim... Bende mesai arkadaşımla özendiğim ohhh ne güzel biraz evde oturucam özentisini icra etmiş olucaktım.. sabah tembellik yapcam, iş yetiştirme telaşı yok vs vs bunlar bizim gibi çalışan insanlar için lüks iznin bitecek kaygısı yaşamadan izin kullanmak fikri güzel geldi bana..
Şimdi evdeyim, sabah kalkıyorum, kahvaltı vs derken hoooop temizlik faslı başlıyor. Evvela süpürme işlemi, süpürmek deyip geçmeyin, halı süpürülür, paspaslar varsa toplanır koltuklar çekilir, koltuklar çekilince belinizden tık diye bir ses gelir, sonra muhtemel bel fıtığı hastasına potansiyel aday olursunuz, (sonrada zamane insanı çürük eskiden bel fıtığı hastalığı hiç yoktu denir) sonra yerler silinir, koltuk altlarına eller uzanmazzzz, iki kat olur ulaşmaya çalışırsınız, balkonlar hep karo fayansdır, yaz günü tozlanır balkona çıkılır diye yıkanır, kova ile su taşınır, belimizde hala tık tık sesler gele dursun, arada kayma tehlikesi geçiririz. Sonra toz alma işlemiiii aman Allah ım o tam bir kabus, sehpaların üzeri eşya dolu örtüler, biblolar ıvırlarr zıvırlar hepsiiiiii toplanır, toz alınır hadiiii yerleştir.... Tüm bunlar günlük sabah temizliği yanlış anlamayın... Bunlar gün içinde oturduğum koltuklara hizmet, oturduğum odanın yerlerine hizmet çünkü yerler parke toz kaldırmaz silinmeli leke gözterir, mobilyalar tozu belli eder tozu alınmalı, vitrin hele hiç bir anlamı olmayan anlamsız bir yük eşya... Rahmetli anneannemin evini hatırlıyorum iki sedir yazın ortadan kalkan bir kilim yatak yorgan yüklükde ohhhh fıstık gibi. Silmek yok bir su akıt tertemiz, koltuk çekmek yok, vitrin yok, sehpa yok, parke yerler yok, vitrin örtüsü yok, dolap içi silmek, örtü yıkamak yok... yok yok dediğime bakmayın aslında elzem olan ve hayatınızı idame ettirmeniz gereken her şey var lüzümsuzlar yok... Yahu biz bu eşyalarıı bize hizmet etsin diyemii alıyoruz. yoksa biz mi onlara hizmet ediyoruz... Neden ? aaaa pardon birde bu eşyalar alınırken harcanan vakit ve nakit varyaaa onlar işin başka boyutu... mobilyaaların rengi uyumlu olmalı, modern mobilya var, klasik mobilya var efendim sehpa alınacak klasık mobilyaya ve rengine uygun alınmalı yok öyle hemen almak, gez gez dur rengi tuttur, fiayatını araştır, bir sürü para ver vakit harca .... biz ne yapıyoruz ev eşyası alıyoruz.. neden oturmak için yani diğer bir deyişle bize hizmet edecek bir malzeme bunlar.. alt tarafı.. sonra onları ödemeye uğraşıyoruz...
Şimdide evlerimiz iki sedir bir kilim olsa ne güzel olur değilmi... Ve inanıyorumki eskisi gibi daha sağlıklı bir nesil olurduk, o eşyaları kullanırken harcanan zamana, paraya ve en önemliside sağlığımızdan verdiğimiz ödüne değermi...
Tabi toplum olarak bunu herkez benimsemeliki, birisi geldiğinde iki sedir bir kilim olağandışı bir ev gibi değilde, olması gereken bir ev gibi karşılanmalı...
Umarım benim keyif alarak sizlerle paylaşmak isteiğim bu yazıdan sizde keyif almışsınızdır. Zira bu sitemim zadece ev eşyası üzerine değil, ileriki günlerde bunu farklı kalemlerde size dile getirmek isterim
Gülay Erkek (Sade Yaşam Grubu Üyesi)