Mozart'ın bazı eserlerini dinlemiştim.Onlara da kuş ve su sesi eklenmişti.İniş ve çıkışlarıyla insanda kısa sürede farklı duygular uyandırıyordu.
Ama ilk defa dinlemiş olduğum bu eserler, sanki bütün eser boyunca tek bir duyguyu hissettiriyor. Mesela birinci eser, bendenizde yalnızlık hissini uyandırdı. Huzur evinin kendine tahsis edilmiş odasında yatağının üzerinde bir nine canlanıyor hayalimde. Camdan dışarıyı seyrediyor, anılarını gözden geçiriyor.Geçmişi gözlerinde canlanırken, dudaklarında buruk bir tebessüm beliriyor.
İkinci eserde, bekleyiş var. Sabahın erken saatleri.Güneş tepelerin ardından yavaş yavaş kendini gösteriyor.Bir evin kapısı aralanıyor ve genç bir kadın dışarı çıkıyor. Gözlerinde hala uyku mahmurluğu var.İlerliyor, dereden geçerken ayakları ve etekleri ıslanıyor. Yol kenarına varıp bekliyor.Gözlerini yolun başlangıç noktasına dikiyor.Heyecanlı bir hali var.Anlaşılan birini bekliyor.
Üçüncü eserde de bir bekleyiş hissi uyanıyor. Ancak bu gergin bir bekleyiş. Oğlunun askerliğini bitirmesini bekleyen bir annenin bekleyişi gibi.Ya da doğumhane kapısındaki bir baba adayının bekleyişi gibi.
Güya biz bu müzikleri dinlerken dinlenecektik. Oysa zihnimiz hayalden hayale koşmaktan yorgun düştü. Aslında insan bazen hiçbir şey düşünmemeyi de becerebilmeli, değil mi?
Teşekkürümüz, emeği geçen herkese...