Enlem ve Boylam 72 - Synonymous Sentences (Eş Anlamlı Cümleler)

Merhaba değerli dinleyenler, yine yeni bir "Enlem ve Boylam"da, 72. "Enlem ve Boylam"da, "Envaiçeşit Müzik ve İçerik"le, Ağustos 2014 itibariyle huzurlarınızdayız.

Dinlemek için: Enlem ve Boylam 72 (Ağustos 2014)

Bölüm: Enlem ve Boylam 72 (Ağustos 2014)
Hazırlayan ve Sunan: Mustafa Birgin
Boyut: 18 MB
Süre: 13 dk.
Tür: Podcast
Teknik Özellikler: MP3, 192 Kbps, 44 KHz, Stereo
Fon Müzikleri:
Amr Ismail - Fairuziyat - Hanna Elsikran (Kan Ezzaman)
Amr Ismail - Fairuziyat - Habbaytak Bil Sayf

Akış Çizelgesi:

Zaman Bölüm Açıklama
00 Giriş Açılış sinyali (Müzik: Amr Ismail - Fairuziyat - Habbaytak Bil Sayf)
01 Eğlenceli İngilizce Synonymous Sentences / Eş anlamlı cümle örnekleri...
12 Çıkış Kapanış sinyali (Müzik: Amr Ismail - Fairuziyat - Bektob Esmak)

Synonymous Sentences

  1. He has a new car.
    He has got a new car.
    Onun yeni arabası var.
  2. I have a lot of money.
    I have got a lot of money.
    Çok param var.
  3. I ate my breakfeast.
    I had my breakfeast.
    Kahvaltımı yaptım.
  4. I took a shower.
    I had a shower.
    Ben bir duş aldım.
  5. I received a letter from him.
    I had a letter  from him.
    Ondan mektup aldım. 
  6. I enjoyed myself.
    I had a good time.
    Güzel vakit geçirdim.
  7. He is one of Ali's friends.
    He is a frend of Ali.
    O Ali'nin arkadaşlarından biri.
  8. You are one of my friends.
    You are a friend of mine.
    Sen benim arkadaşlarımdan birisisin.
  9. There isn't any tea.
    There is no tea.
    Hiç çay yok.
  10. There isn't any one.
    There is no one.
    Kimse yok.
  11. There isn't anybody.
    There is nobody.
    Hiç kimse yok.
  12. There isn't anything.
    There is nothing.
    Hiçbir şey yok.
  13. He didn't go anywhere.
    He went nowhere.
    O hiçbir yere gitmedi.
  14. Ahmet lent me a tie. 
    Ahmet lent a tie to me.
    Ahmet bana bir kıravat ödünç verdi.
  15. She sent me a letter.
    She sent a letter to me.
    O bana bir mektup gönderdi.
  16. I passed her the salt.
    I passed the salt to her.
    Ona tuzu uzattım.
  17. I bought him a pen.
    I bought a pen for him.
    Ona bir kalem aldım.
  18. She made us a cake.
    She made a cake for us.
    O bize kek yaptı.
  19. He did me a favour.  
    He did a favour for me.
    O bana iyilik yaptı.
  20. I owe you some money.
    I owe some money to you.
    Sana biraz borç para veriyorum.
  21. He took off his jacket.
    He took his jacket off.
    Ceketini çıkardı.
  22. I put on my shoes.
    I put my shoes on.
    Ayakkabılarımı giydim.
  23. Ali gave away all his books.
    Ali gave all his books away.
    Ali bütün kitaplarını dağıttı.
  24. Please wake up me at 5.
    Please wake me up at 5.
    Lütfen beni 5'te uyandır.
  25. Take off your shoes.
    Take your shoes off.
    Ayakkabılarını çıkar.
  26. Give it back to me.
    Give it to me back.
    Onu bana geri ver.
  27. Help me to lift up the table.
    Help me to lift the table up.
    Masayı kaldırmama yardım et.
  28. Pull down the old building.
    Pull the old building down.
    Eski binayı yık.
  29. I have to go.
    I've got to go.
    Gitmeliyim.
  30. Can I use your pen?
    Could I use your pen?
    Kaleminizi kullanabilir miyim?
  31. He may come soon.
    He might come soon.
    O yakında gelebilir.
  32. To whom did yo give it?
    Who did you give it to?
    Onu kime verdin?
  33. With whom did you come? 
    Who did you come with?
    Kİminle geldin?
  34. I will start to speak.
    I will start speaking.
    Konuşmaya başlayacağım.
  35. There isn't much I can do. 
    There is little I can do. 
    Yapabileceğim çok birşey yok.
  36. After being stopped.
    After he was stopped.
    O durduktan sonra.
  37. It's a terrible evening.
    What a terrible evening.
    Korkunç bir akşamdı.
  38. This is a beautiful painting.
    What a beautiful painting.
    Çok güzel bir tablo.
  39. Who will come with me?
    Who is coming with me?
    Benimle kim gelecek?
  40. He is a clever boy. 
    What a clever boy.
    O zeki bir çocuk.
  41. He is in the you USA.
    He is in America.
    O Amerika'da.
  42. I'm in the republic of the Turkey.
    I'm in Turkey.
    Ben Türkiye'deyim.
  43. I will go tomorrow.
    I'm going tomorrow.
    Yarın gideceğim.
  44. Take care of yourself.
    Take care!
    Kendine dikkat et!
  45. Have a good sleep.
    Sleep tight!
    İyi uykular.
  46. Sit down.
    Have a sit.
    Take a sit.
    Otur.
  47. Do you hear me?
    Do you read me?
    Beni duyuyor musunuz?
  48. Look at the book.
    Take a look at the book.
    Kitaba bir bak.
  49. Turn left after the lights.
    Take a left after the lights.
    Işıklardan sonra sola dön.
  50. I will come if my can.
    I will come if I'd able to.
    Gelebilirsem geleceğim.
  51. I'd like to take a soup.
    I'd love a take a soup.
    Çorba içmek isterim.
  52. Phone me at 5.
    Call me at 5.
    Give me a call at 5.
    Give me a ring at 5.
    5'te beni ara.
  53. What time is it?
    What's the time?
    Saat kaç?

Yararlanılan Kitap: Let's Speak English, Mehmet Söztutan


Bağlantılar:

Bu sayfa, 31.08.2014 tarihinde yayınlanmış ve 7693 defa görüntülenmiştir.
Oyla!
Abonelik Bilgisi
Yorumlar
nihavend 2014-10-01 08:40:34 Bildir!
I had a good time with music ;))
s3olog 2014-09-06 17:41:18 Bildir!

Güzel. Oldukça keyifliydi :)

Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: paraklit,