Takıntı

M. Birgin
Takıntı

Takıntı kelimesinin bana çağrıştırdığı kavramlarla başlayayım: Tik, saplantı, kuruntu, tutku, uğraşı, irade dışı zorunluluk hissi ...

Takıntı, ilk anda kötü bir şeymiş gibi görünüyor; ama, yazının devamında görülecektir ki, hayli fonksiyonel bir kelime. Dahası, iyi yönde örnekleri de var.
Dilerseniz, takıntıları, örneklerle irdeleyelim.

Öğrencilerin, hocalarının kendilerine takma takıntısı.
Okulda bazı arkadaşlarla, yanlış işleyen şeyler üzerine konuşuruz zaman zaman. Ancak, aynı konuyu hocalarla konuştuğumuzda, hemfikir olduğumuz arkadaşlar suskun kalıyorlar. Bilahare, neden destek olmadıklarını soruyorum. Cevap: "Ya hoca bize takarsa, bizi bırakırsa ..."
Üzülüyorum, kendi fikrimizi söylemekten korkuyoruz. Üstelik bu, üniversite ortamında yaşanıyorsa, durumun ciddiyetini varın siz düşünün.

Başkalarına lâkap takma takıntısı.
Hatırlıyorum da, küçükken (belkide tek erkek çocuk olduğumdan, şımarıkça), ablalarımın hepsine birer lâkap takmıştım. Onlara kızdığım zaman, ilk ağızda onlara yaraşır bulduğum bu yakıştırmayı yapıştırırdım. Bugün bile, nâdiren, ablalarımı o lâkaplarla çağırırım; tabi, kocalarının olmadığı ortamlarda.

"Sonra yaparım" takıntısı.
Bu noktada şöyle bir söz fena kaçmaz sanki: "'Sonra', 'sonra' diyenler; sonranın da, sonrası olduğunu düşünmezler mi?"
Misâl, ben, bu 'sonra'lar sayesinde, "Takıntı" başlıklı bu yazımı birkaç ayda tamamlayabiliyorum. 

Son sözü söyleme takıntısı.
Bu takıntıyı hâmil iki kişi bir araya gelirse neler olur acaba?

Küfürlü konuşma takıntısı.
Kişinin ağzı alışmıştır, her iki kelimesinden birisi argodur. Bu tipler, kendilerini savunma gerekçesi olarak, sövüp-saydıkları haksız uygulamaları gösterirler. Ancak, çirkinliği, çirkinlikle düzeltmeye çalışmak da çirkindir.
Bir defasında takdir ettiğim birisi, bir durum karşısında galiz bir lâf sarfediverdi. İlkin yanlış anlamış olabileceğimi düşünerek, son söylediğini yinelettim. Yazık ki, doğru anlamışım. Biraz gerildim; duraksadım ve "Abi, sana hiç yakışmıyor bu aşağılık kelimeler!" dedim. Özür diledi.
Bu kötü takıntıya karşı, bende de iyi bir takıntı gelişti zamanla: Çirkin bir söz işittiğimde gerildiğimi hissettiriyorum. Böylelikle, beden diliyle bir tepki göstermiş oluyorum. Bazen birkaç kelime de söylüyorum. Bu davranışım sonucu, arkadaşlar, benim bulunduğum ortamlarda böyle lâflar söylememeye gayret ediyorlar. İlginçtir, böyle bir lakırdı ağızlarından çıkacak olursa, yalnız benden özür diliyorlar. Demek ki, çok sayıda kişi, bu rezaletlerden hoşlanmadığını ifade etse, bu nâhoş durumlar yok olabilecek.

Küçüğü büyütme; büyüğü küçültme takıntısı.
Hatırlıyorum, yıllar önce kimi gazeteler, kendilerini sattırmak için tencere-tabak kampanyaları yapıyorlardı. Bunlardan bir tanesi, bir müzik seti veriyordu. Televizyon reklamında bu müzik seti öyle kocaman duruyordu ki, sanki "deve". Gün geldi, millet "deve"sini almak için ailecek dağıtım yerine gittiklerinde; evlerine, en küçük çocuklarının elindeki bir "kulak"la döndüler.

Futbol takımı tutma takıntısı.
Hiç ilgilenmeyenlerin dahi, bir takım tuttukları bir gerçek. Bana, 'Hangi takımlısın?' diye sorulduğunda 'Koyu değilim, ama Galatasaray' yanıtını veriyorum. Bir oyuncunun ismini sormaları durumunda bile, karşılık alamıyorlar benden.

Sağ taraftan yürüme takıntısı.
Neden bilmem, birileriyle yürürken sağ tarafta değil isem, bir rahatsızlık duyuyorum. Kimileyin, arkadaşlarla dolaşırken, farkında olmadan sol taraflarda yer aldığımda, arkadaşlar duyarlı davranırlar: "Sen sağa geç!".

Karşılaştığı, anlam biçemediği kelimelere sözlükten bakma takıntısı.

Güzel konuşma takıntısı.

Kelime haznesini genişletme takıntısı.

Boş durmama takıntısı.

Titizlik takıntısı.

Örnekler çoğaltılabilir. Bu örneklerden gayet iyi anlaşılıyor ki, iyi (faydalı) takıntılar, kötü (zararlı) takıntılar ve boş (beyhude) takıntılar vardır.

Neden bu kelime üzerinde yazdığım merak edilebilir. Açıklama yapayım:
Web sitem '4 Yön' isimli radyo programımın anısına aynı ismi taşıyor. İsmiyle müsemma olsun, diyerek siteyi uygun bir kalıba soktum. Bölümlerden (yönlerden) birisi de 'Tiyatro' idi. Zaman sonra, siteyi güncellemem gerektiğini düşündüm. Yazılarımı da ekleyecektim. Sonra, haftalık olarak yaptığım projeleri de eklemeyi düşünüyordum. Sitede bunları uygun bir bölüm (yön) altında toplamam gerekiyordu. Bölümleri düşündüm: 
4 Yön (Radyo Programı)
Müzik
Yazılım
Tiyatro

Bir kere '4 Yön (Radyo Programı)' dokunulmazdı zaten. Ekleyeceklerim, 'Müzik' ya da 'Yazılım' bölümüne de hiç uygun kaçmazdı. En yakın duran, 'Tiyatro'. Ama bu da iyice örtüşmüyordu. O halde yapılacak şey, ya bazı bölümleri değiştirmek; ya da 'Tiyatro' bölümünün kapsamını genişletmek.

Düşündüm: Tiyatro içeriğinde, kişisel (arkadaşlarla birlikte) çalışmalarım var. Eklemeyi düşündüğüm, yazı denemelerim de yine kişisel çalışmalar. Sonra, eklenmesi olası haftalık plânlarım, tamamen kişisel.
Tüm bu saydıklarım, kişisel olarak ilgilendiğim konular. Epey bir arayıştan sonra, 'TAKINTI' kelimesinde karar kıldım. Bu, istenen tüm şartları taşıyan, bana uygun bir kavram.
Ve, sitenin intizamı sebebiyle, 'Takıntı' bölümüne girildiğinde, bir yazının olması gerekiyordu. İşte bu yazı, böyle bir amaca hizmet ediyor.

Bitirirken, ‘Takıntı’ kelimesinin sözlükteki karşılıklarına bakmakta fayda seziyorum. Dilerim tersyüz olmam.
Takıntı*:
1. Bir bütünden kalan ufak parça **
2. Bütünlemeye kalınan ders
Evet, hepsi bu kadar. Şaşırmış ve heyecanlanmış bir vaziyetteyim; zira bana çağrıştırdıklarıyla bir alakası gözükmüyor gibi. Düşünmeye başlıyorum. Ve Türk Dil Kurumu’nun sitesindeki sözlüğe bakmayı aklediyorum.
Takıntı:
1. Bir durum veya sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun***.
2. Bütünlemeye kalınan ders.
3. Küçük, önemsiz borç.
4. (mecaz) Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük***.
5. (argo söz) Bir kimseyle kurulan ilişki***.
6. (halk ağzında) Kadın takıları
_____________________________________________________________________
*: D. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük
**: Sanki ‘kalıntı’ kelimesine daha uygun bir tanım. Bir önceki cümlemi yazdıktan hemen sonra ‘kalıntı’nın karşılığına baktım, yanılmamışım.
***:Neyse ki, bir kısmı örtüşüyor.
----------------------------------
M. Birgin (Haziran 2005)

Bu sayfa, 19.05.2007 tarihinde yayınlanmış ve 14869 defa görüntülenmiştir.
Oyla!
9,1 (4 oy)
Abonelik Bilgisi
Yorumlar
CAMBAZ 2011-04-30 12:44:46 Bildir!
bunlarda benimkiler : çk yararlı olsa biilee sakızı ses çıkararak çiğneyenler takıntısı(yoksa şeker dağıtma takıntısı edineceğim yada balon yapamadan sinsice kaybolan sakızlardan taşıyacağım yanımda :)) yerlere atılmış sakızları görmeden yaşayabileceğim bir dünya istiyorum başkalarının içtiği sigara dumanına maruz kalmak istememe takıntısı(!)matrix gibi yapamadığıma çok kızıyorum bazen. ayrıca patlatmayın balonları korkuyorum takıntısıda var bende ayağıma da basmayın onunda takıntısını takıyorum bana lan demeyin çok takıntılanırım takıntısını da söylemeliyim bitmez ama bu kadar yeter...
epsilon 2011-04-27 02:05:17 Bildir!
iltifat mı hakaret mi sorusunda 'kaş yapayım derken göz çıkarmak' deyimi aklınıza gelir sanmıştım :p
m1gin 2011-04-26 17:52:04 Bildir!

Yahu bu konuda da yeni bir atak/oyun başlatmak istemiyorum ama kışkırtıyorsunuz... :P
Demişsiniz ki;

yazdıklarınızda kötü niyet olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti bu arada :)

Gerçekten mi!? 
Bir önceki mesajınızdaki şu bölüme odaklanalım isterseniz:

iltifat mı? hakaret mi? strateji mi? :D :D :D

Hani ilk ve sonuncu ifadeye diyeceğim yoktur da, "hakaret mi?" sorusunun, aklınızın ucundan geçmeden nasıl yazılmış olabileceğini kavramaya çalışıyorum...  Ama beceremiyorum malesef. 

Öte taraftan, performansınıza bakarak hakkınızda yaptığım çıkarsamalara; psikolojik testlerden almış olduğunuzu söylediğiniz sonuçların katkısı yadsınamaz. bkz. Nöroloji Testi 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 26.04.2011 18:19:30 itibariyle düzenlenmiştir.
epsilon 2011-04-26 16:54:08 Bildir!
performasıma bakıp kişilik analizi yapabildğinize göre epey kabiliyetlisiniz demektir :p

yazdıklarınızda kötü niyet olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti bu arada :)
m1gin 2011-04-26 16:18:50 Bildir!
Bu konunun diğer meseleyle alakası yoktur ey epsilon. Dolayısıyla yazdıklarımın altında bir bit yeniği arayıp da enerjinizi harcamamanızı öneririm. ;)

Hal böyle olunca, bu ifadelerimin kötü bir niyet taşımadığını vurgulamak isterim. Sizden yansıyan performans göz önünde bulundurularak söylenmiş sözler... :)
epsilon 2011-04-26 15:44:16 Bildir!
"sizin gibi birinde takıntılar olmazsa ayıp olurdu zaten"

geliyorum okuyorum gidiyorum okuyorum...
"bi daha okursam daha iyi anlarım belki" diye düşünüp yine okuyorum... :D :D :D

aslında "takıldığım" nokta takıntılarımın olmasına şaşırmamanız değil... "sizin gibi biri" ibaresi... :D :D

iltifat mı? hakaret mi? strateji mi? :D :D :D
m1gin 2011-04-26 07:37:32 Bildir!
Ey epsilon,
Sizin gibi birinde takıntılar olmazsa ayıp olurdu zaten. :)

4-5 yaşlarınızdaki Türkçe kelime telaffuzlarını düzeltme örneğiniz hem hoş hem de takdire şâyan. :)

Hmm... Demek siz de zaman zaman kendinize ceza verenlerdensiniz... Ne güzel ya! :)

İnsan, en azından arada bir otomatik beynini devre dışı bırakıp, gerçek olanını kullanmalı sanki.

Şu bölümü beğendim:
bu sefer de blog sayfam başıma bela. ne yazı ekleyebiliyorum ne akşama kadar kapatabiliyorum siteyi

Öyle ya! Bazen bir şeyler yapmak istiyorsunuz... Ama sadece seyrediyorsunuz... :)
epsilon 2011-04-25 08:40:43 Bildir!

Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük...

yazıyı ve yorumları okurken kendi halimi düşündüm... insan yalnız olmadığını görünce seviniyor. neden acaba :)

ben takıntıları saplantı ya da bağımlılık olarak görüyorum. ya da benimkiler öyle :(

tespih sesi beni de deli ediyor mesela. ama boşa çekiliyorsa.salavat ya da zikir çekiliyorsa rahatsız olmuyorum sadece boş yere şık şık şık ses çıkarıyorsa bittiğimin resmidir. ya mekan değiştiriyorum ya müzik açıyorum bunlara imkan yoksa içten içe deliriyorum.

sakız sesi, şapırdama sesi, damlama sesi, _uyumadan önceki_ saatin tiktakları da hastalık boyutunda olmasa da duymaktan hoşlanmadığım sesler.

ayrıca anlatım bozukluğu bulma, gramer hatası düzeltme, türkçe kelimelerin yanlış telaffuzunu düzeltme gibi huylarım da var.dört beş yaşlarındaki halimden bahsedilecekse kesin "geliyom diyil geliyoyum" örneği verilir.
bir de dil öğrenme takıntısı var ki bu en sevdiğim. yeni duyduğum kelimelerin anlamlarını sözlükten bulmak da ayrı eğlencem.

bir de başladığım kitabı bitirmeden bırakamıyorum.eğer ara vermek zorunda kalırsam tek istediğim tekrar kitaba dönmek oluyor. kitabı çok beğenirsem ve günün sonunda kitabın da sonuna ulaşırsam sırf kitabı daha çok düşünmek için sonunu okumayı birkaç saat erteliyorum... ve bunu bazen sırf kitabı hızlı okudum diye ceza niyetine yapıyorum. off off.

beni ve yakın çevremi en çok rahatsız eden ise internet. ama işte ne yazık ki bu takıntı değil bağımlılık :( bir site buldum mu tamam bitti gitti. bir ara bi forum bulmuştum ve çok eğleniyordum. o kadar çok duruyordum ki yönetimde görev teklif ettiler :) sonra sözlük siteleri. ne işime yarayacak bilmiyorum ama bi süre de ciddi anlamda günüm bu sitelerden birinde yazmakla geçiyordu. üyeleğimi 3 ay dondurup siteye hiç girmeme cezası verdim kendime de kurtuldum :p şimdi sadece nadiren yazıyorum da bu sefer de blog sayfam başıma bela. ne yazı ekleyebiliyorum ne akşama kadar kapatabiliyorum siteyi. denemediğim tema, yüklemediğim resim, kurcalamadığım yer kalmadı :) ve bir de m birgin ve takıntıları :) m birgin'e mâlolan takıntılar benim takıntılarım oldu çıktı. yakın zamanda bi ceza beni bekliyor ama hayırlısı bakalım. nitekim sadece yarım saatlik bi uykum var. sabah dörtte neti kapattım ama ben yine burdayım ve yazıyorum da yazıyorum :)
aklıma geldiği halde yazmadıklarım da var :p :p yazı en özet haliyle budur :p varın gerisini siz düşünün :p

Bu mesaj, epsilon tarafından, 25.04.2011 10:17:29 itibariyle düzenlenmiştir.
Leyli 2010-09-06 03:48:10 Bildir!

Yahu çok utandım şimdi. Estağfirullah. Teşekkür ederim hüsn'ü zannınızdan dolayı...  Bende  sitesinizi beğendim. Ama biraz yabancılık çekiyorum. Girişler, çıkışlar, son mesajlar nerede, profilime bakamamak vs... O da mühim değil.

Sakızın tek faydasını öğrendim oda kulaktaki çınlama sesine iyi gelmesi. Hâlbuki başkasının  çiğneme sesini duymaktan belki de kulağım sinirlendi ve çınlıyor ama doktor bu... dediği de çıktı, çiğneyince iyi geldi.

Birde yarışma dediniz ya, yarışma diye yazarsam hiç de güzel olmaz yazamam da zaten heyecanlanıp. Diğer arkadaşlara başarılar...

Bizimkiler burayı hayatta bulamazlar. Ben nerden buldum onuda anlamadım.
Abim rütbeli kaba dayı olmasa da duygusal kabadayı diyebiliriz.  Aynı evde değiliz ama aynı bahçeye sahibiz.:D

İçimden geleni genelde bir yerlere yazmam  Ama  en son 2003'lere ait yazıları görünce de  burayı iyice hayâlet bir forum sanıp istediğim gibi yazdım.:D Onun için ilk mesajıma yazmıştım 'bu mesajlar kalır biz gideriz ' diye. Şimdi hemen görüldüğüne göre  yazmakda zorlaşacak. :))Bu saatte hâlâ burdaysam misafilerin de hâlâ gelmemiş olmasından kaynaklanıyor. :)Yoksa biri görse deli diyecek.

Bu mesaj, Leyli tarafından, 06.09.2010 03:49:31 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, Leyli tarafından, 06.09.2010 03:50:22 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, Leyli tarafından, 06.09.2010 03:51:53 itibariyle düzenlenmiştir.
m1gin 2010-09-06 02:14:52 Bildir!
Siz, Kadir Gecesi özel armağanı mısınız ey Leyli? :D

Sizinle tanışmak büyük mutluluk...
Daha önce nerelerdeydiniz? Kadir Gecesini mi bekliyordunuz? ;)

Sitemizdeki CAMBAZ ile tanıştıralım sizi. Ki, sakızın binbir faydasını sayıp dursun size. :)
CAMBAZ 'ın bildiklerini, doktorunuz da biliyormuş demek ki! :)

Yer yer "Leyli'den Görgü Kuralları" dersi alıyormuşuz gibi hissettim. :)

Yazdıklarınızdan, kabadayımsı bir abinizin olduğu hissi oluştu... Allah kurtarsın! :D

Dileriz renkli yorumunuzda sözünü ettiğiniz kimseler iz sürme noktasında pek becerikli olmasınlar. :D

Yine yazın tabi! ;)
Hatta bizim "Amatör Yazarlar Yarışıyor" uygulamamızın ikincisi yapılıyor şimdilierde... Dilerseniz pek eğlenceli olduğunu tahmin ettiğim yazılarınızdan bir tanesiyle katılım gösterebilirsiniz. ;)
Leyli 2010-09-06 01:56:26 Bildir!

Çok güzel ifade etmişsiniz.

Bende sizin ki kadar profesyönelce  olmasada kendi takıntılarımı itiraf edeyim. Ama beni sevmeyeneler görmez inşâallah, inadına yaparlar şimdi.

Sakız çiğnenmesinden hoşlanmam  herkes bundan hoşlanmadığımı biliyor artık. Ve yanımda çiğneyenler çok azdır, çiğneyenler de genelde gıcıklığına yaparlar.(İşin tuhafı doktor bana sakız çiğne dedi ve bende biri hem hoşlanmıyorsun hem de çiğniyorsun demesin diye gece çiğniyorum.)

Sonra toplu ortamlarda ders ve  sohbet vs   ederken başka bir yaşlı teyzenin elinde tesbihle fısır fısır  tesbih çekmesi. Hâlbuki sohbette tesbih daha doğrusu zikir çekilmez.  

Sonra bağırarak konuşulmasına, yemek yerken şapırdatılmasına, su içerken on makamdan guluk guluk ses çıkartılamsına, bir yere dönerken soldan dönmeye ve küfür edilmesine, dışarı çıktığımda herkesin aval aval bakışlarına ve laf atmalarına mangal yaktığımızda kibarlıktan eti çatalla yerken soğutup bizimde kendisinden korkmamız nedeniyle boğzımıza  düzen kibar amca kızına...(mangal eti üç parmak sünnet de olsa beş parmakla yenir benim bildiğim.: )))


Birde bazı forumlarda yorumlara bakıyorum da bayanların yaff, sefiyom, cınım, bitanem, vs şekillerde Türkçeyi mahvettikleri yemiyormuş gibi şımarıkça bir lisanla konuşmalarına ve  birbirlerini ifşâ etmek için yağdırdıkları iltifat ve övgülere...:) Yahu çok iyi oldu bu sayfa içimi döktüm.:)))

Birçok takıntımı yendim sanıyorum. Eskiden çocukken serdiğim yatakları bozanları neredeyse döverdim. Ama birgün bu tutumum çok saçma geldi terkettim. Hâlâ dayımlar anlatıp güler yatağının yanından geçemiyorduk diye...

Sonra Hazreti Yusufu izliyoruz en heyecanlı bölümler diyelim ama abimin olt taşı tesbihinin şak şak sallarken çıkardığı sesler ve benim bunu ona söyleyemeyişim.:))

Ve bahçede tam sakin kafa ile kitap okuyalım derken  abimin hiç yoktan kendine iş bulup iş bitene kadar da  ıslık çalması, Allah'ım düşünmek bile  yetiyor hasta etmeye...

Neyse bu kadarı fazla bile...:)Bunlar takıntıya mı giriyor yoksa gıcık katpımız şeyler mi bilmem ama hepsinin yarısını yazdım.: )İyiki yarısı...  Nasipse yine yazarız...

Bu mesaj, Leyli tarafından, 06.09.2010 01:57:19 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, Leyli tarafından, 06.09.2010 02:00:23 itibariyle düzenlenmiştir.
canruba 2009-10-21 15:54:33 Bildir!
sayın m1gin...zararlı bir takıntı olduğunun bende farkındayım aslında:)çevremdekiler anlık kızıp giderler sonra bir bakmışım yine geliyorlar 404 uhu gibi yapışıyorlar ne etsem gitmiyorlar mübarek:):P şu noktada benlik bişi yok elalem sinir edilmekten hoşnut oluyorsa benim şuçum ne:):P ayrıca karşımdaki koskoca m1gin bu takıntımdan dolayı kendini gergin hissediyor zaafınızı buldum ahanda:) yandınız:P :P:D
Z.SARI 2009-10-20 22:12:18 Bildir!
=) etrafımdakilerde aynı kaanaatteler =)hatta size ufak bir hatıra anlatayım-yazayım ;
bir arkadaşımın ablası evleniyordu ve beni kına gecesine davet etti =)arkadaş hatırı gittik baktım arkadaşım erkek tarafı ile bozuk =)verdiği Laz müzik cd sini takmayınca arkadaşımda ısrar edince;
öfkeli-sitemli bir ses tonuyla;
siz Laz mısınız?Ben de arkadaşıma arka çıkmak için ;
Hayııırrr ama abim Laz =)Kız suratıma baktı

-evet dedim sa laf taka kadar insanda can çıkar paçiii =)))
Kız şaşkınlıkla ozaman  abin üvey dedi ve ben kahkahayı bastım =)) hayııırr dedim
Kız ısrarla o zaman babanız ayrı ya da anneniz =))
hayııırrrrr dedim
kız ozaman ?
dedim o benim manevi abim =)))
sonuç Lazca müzik çalındı =))
m1gin 2009-10-19 21:25:00 Bildir!

Ey sinem, simgeyi veya imza cümlesini değiştirememek beceriksizlik demek değildir! ;)
Hadi bir kez de beraber deneyelim. :)

  1. Oturum açınız.
  2. "Bilgilerim"e giriniz.
  3. Hazır olanlardan bir simge seçebilir yahut bilgisayarınızdan bir resim yükleyebilirsiniz.
    Bilgisayarınızdan yüklemek için, "Yerel Resim" kısmında, bilgisayarınızdan 40 KB'ten daha küçük boyutlu bir resim dosyası seçiniz.
  4. "Yükle" komutunu veriniz. Yükleme bittiğinde, ilgili kısımda simgenizi görmelisiniz.
  5. Geçerli parolanızı giriniz.
  6. Girmişken, imza cümlenizi de yazınız. ;)
  7. "Güncelle" düğmesine basınız.

Bu sefer olacak galiba. ;)


Ey Z.SARI,
Demek, güzelim Türkçenizin bozulduğunu hissettiğiniz halde, kendinizi, bazı şiveleri taklit etmekten alamıyorsunuz, öyle mi? :)

Bu, tiyatral bir yetenek gibi görünüyor... ;)

Hmm... Demek yaptığınız taklitlerin hakkını verdiğinizi de düşünüyorsunuz... ;)
Etrafınızdakiler de aynı kanıda mıdırlar? ;)

Şayet öyleyse, bizler de bu keyifli olduğu hissedilen taklitlerinizi duymak, dinlemek isterdik doğrusu. :P


Ey canruba,
İnsanları sinir etmekten ve dahi alt edilerek susturulan birinin yüzünün kızarıklığından hoşlanmak ve aynı zamanda bundan vazgeçememek, pek hayra alamet gibi görünmüyor. ;)

Bu durum, yazıda sözü edilen kötü (zararlı) takıntılar sınıfına giriyor gibi. :)

Mesela ben, söz konusu cümlelerinizi okuduğumda, gerildiğimi hissettim... :P
Sonra, yüz yüze görüşmüyor olduğumuz için, mutlu oldum! :D
Değilse, onca açıklarım sizleri çokça keyiflendirebilirdi. :P

canruba 2009-10-19 15:57:12 Bildir!
Bu siteye üye olan herkes takıntılı sanırım :)benimde bir çok takıntım var ama en aşırısı insanları "sinir etmek" vazgeçemiyorum yaa:s "simalardaki kızarmış ve ne desem de bu insanı sustursam ifadesini" görmek çok hoşuma gidiyor:P:P:P...heran tetikte bir halim var hemen laf yapıştırıyorum bu huyumdan kurtulsam iyi olur:)gerçi sevdiğim ve samimiyetine inandığım insanalra yaparım ama yinede hoş bir takıntı değil..:)
sinem 2009-10-18 21:49:32 Bildir!
EVET benimde takıntım var simge ekleyemiyorum imza ekleyemiyorum her siteye girdiğimde birkez daha deniyorum taktım ben bu işe..neden acaba bukadar beceriksizmiyim ben yaşlanıyorum artık kabul etmesemde
Z.SARI 2009-10-13 17:07:00 Bildir!
Z.SARI'nın TAKINTISI;
Yav abi kendimle ne yapacağım bilmiyorum =)Dizi izlemeyi sevmem fakat fregmanlarını izlediğimde veya o an açık olan tv ye baktığım da birçok karakterin şivesini taklit ediyorum.Dahası gündelik hayatta bazen okadar komik insanlarla karşılaştığımda onlarında şivesini taklit ediyorum bu sayaede güzelim TÜRKÇEM bozuluyo =))birdaha yapmıcam diyorum ama bu bir TAKINTI sanırım yine de yapıyorum =)
ama güzel yapıyorum şimdi Allah için =)hakkını veriyorum =)
*Demek Hakan ŞÜKÜR =)Ben Hakan ŞÜKÜR'ün imzalı formasını almayı çok isterdim =)kendisini çok severim...
m1gin 2009-10-12 00:56:24 Bildir!

Hmm... Demek "TAKINTI II" önerisinde bulunuyorsunuz, öyle mi ey Z.SARI, ;)
Olabilir tabi... Zaten bende onlardan bol ne var!? :P
Bir de yukarıdaki yazının üzerinden seneler geçmiş... Bu zaman zarfında biz de yerimizde saymayıp, takıntılarımızın adedini çoğalttık elbet! :D

Gelgelelim; "sonra yaparım" takıntım gereği, ileriki zamanlarda, aklıma geldikçe bir şeyler oluşturmaya gayret edebileceğimi sanıyorum. :P

Ya da, sizlerden de destek alayım... Sadece benim takıntıları konu etmeyip; kapsamı genişletebiliriz... ;)

Ve forumda, takıntılar üzerine, bir anlamda kamuoyu yoklaması mahiyetli bir konu başlatılabilir sanki. :)

Hmm... Galatasaraylı bir futbolcu? Kim, kim?
Buldum! Hakan Şükür! :)
Bir ara orada oynuyordu; hâlâ aynı yerde, değil mi? :P

Z.SARI 2009-10-09 20:24:23 Bildir!
"Sonra yaparım" takıntısı.
Bu noktada şöyle bir söz fena kaçmaz sanki: "'Sonra', 'sonra' diyenler; sonranın da, sonrası olduğunu düşünmezler mi?"
Misâl, ben, bu 'sonra'lar sayesinde, "Takıntı" başlıklı bu yazımı birkaç ayda tamamlayabiliyorum./bende bu TAKINTI (not alma ve makale yazma hususunda) çok var =)...
Futbol takımı tutma takıntısı.
Hiç ilgilenmeyenlerin dahi, bir takım tuttukları bir gerçek. Bana, 'Hangi takımlısın?' diye sorulduğunda 'Koyu değilim, ama Galatasaray' yanıtını veriyorum. Bir oyuncunun ismini sormaları durumunda bile, karşılık alamıyorlar benden./demek abimiz fanatik olmasada Galatasaraylı =)vayyy yakışır abime cimbom =)Acaba abimize bir GS olarak şimdi herhangi bir futbolcunun adını sorsak cevap verebilir mi?=)
TAKINTI...Çok güzel sade açık-net ve kısa bir anlatım olmuş-tebrikler-acaba TAKINTI mevzuunun ikinci bir bölümünü yapmayı düşünürmü sayın abimiz?zira tadı damağımızda kaldı...
emre_1903 2007-05-26 23:46:46 Bildir!
güzel bir yazı olmuş mustafa abi artık benim yazımıda yayınlarsın :D :D :D
Etiket Ekle
Etiket: mbirgin, takıntı, yazı
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: