sevgili günlük... :)

Akşam 8 sabah 11 arasında uzun yıllardan sonra ilk defa çevrimdışıydım.. msn de değil,dünyada:) uyumuşuuuuummmmmm....hem de kesintisiz....:)

hmm bayağı az uyumuşsun günün geri kalanında ne yaptın peki:D   sevgili deniz_mavidir günlük

faaliyetlerin ne ki bu kadar yoruluyorsun yani vücut bir yerden sonra uyumuyorum artık yeter

demediğine göre çok yoruluyor olmalı  (sen uyurken yaşlanacaksın galiba             )    

ne yapmıyorum ki:P

aslında çok bir şey yaptığım söylenemez, belki kimisine göre sıradan yaşıyorum,kimisine göre fazla hareketli yaşıyorum, bir başkasına göre ise sosyalim, diğer bir başkasına göre asosyelim:) yaptıklarım ve yapmadıklarım birilerine göre değişiyor yani.

yoruluyorum belki ama yorulmayı seviyorum,garip....

keyifle yoruluyorsun anlaşılan  

keyif yapmayı hak edecek yorgunluklar yaşadığım zaman evet;)

keyifle çalışıyorsan keyifle yoruluyorsun ama bu yorgunluk senin vcanını sıkmıyor bundan keyif alıyorsun  demek istemiştim (((çok keyifli olduu:D)))

dediğini anladım fakat ben de başka bir şey demek istemiştim. demek istediğim şuydu: arada sırada keyifsiz yorgunluklar da yaşıyorum elbette. :)

Öylesine dolanırken caddelerde, bir kapalı mekan bulup girdik;mekan dediğim kapalı yer ise bir kültür merkezi. İçinde sinema tiyatro salonu kafe vs. olan bir yer. Daha girişte bir malzeme buluyoruz kendimize:) Sinema kısmında ekranların üzerine kocaman bir karton asmışlar ve üzerinde aynen şöyle yazıyor:

RECEP

İVEDİK 2

YER YOK

---------------

LÜTFEN

HİÇ YER YOK

:)))Tam bu afişin olduğu yerde n'oluyor tahmin edin. Biri gelip 'Recep İvedik'e yer vaaarr mııı??' diyor:))))

Aşağı kata iniyoruz ve o da ne!!!!!!!!!!! İşte budur!!!

Tsm konseri... Kaçar mı? Kaçmaz:) Bedava üstelik:P

Offf offf dertleniyoruz:) salonda 25 yaş altı çok nadir bir kaç kişiden ikisiyiz:) Arkadaşla aramızda geçen esprileri yazmayacağım,hiç beklemeyin:P Ama güzeldi;)

Bu arada şu afiş olayını da fotoğrafladım... Çaktırmamaya çalıştım fotoğraflarken; fakat biz yukarı çıktığımızda tekrar kartomn yoktu:)) Yerine daha normalini asmışlar. Üzerinde sadece 'Recep İvedik yer yok' gibi bir şey yazan A4 ebatında bir kağıt:)Napiiimm... Fotoğraf çekmeyi seviyorum:P Belki de bizimle alaksı yoktur zaten kim bilir:)

umarım güzel bir gün geçirmişsindir 

Bugün Pazar saat 13:14 yani bursa gezisinden sonraki gün…

               Bursa gezisi hiç bukadar farklı olmamıştı, tatlı bir farklılık vardı (Yolda arabamız arıza yaptı da)J

TARİHİ MEKÂNLAR

Bursa’ da osman gazinin, orhan gazinin ve osmanlı büyüklerinin kairlerini ziyaret ettik. Oralara gidip de duygulanmamak insanın elinde değil. Koskoca Osmanlı Devleti’nin kururucuları olan dedelerimizi ziyaret etmek, dua etmek…

Sonra kendime baktım onlara ne kadar layığım… İnşallah görevimizi gerektiği gibi yaparak terkederiz bu

diyarı.

Gezide rehberimizin anlattıklarını ağzımız açık dinliyorduk, tarihimiz hakkında yeterli bilgi edinememişiz…

Rehberimizin anlattığı bir hikaye: rehberimiz hasan abi yine grubundakilere tarihi eserler ve atalarımız hakkında bilgi verirken yabancı olduğunu anladığı, güzel türkçe konuşan alman bayana “isterseniz siz de buyurun siz de dinleyin”  diye teklifte bulunmuş ama bayan güzel bir şekilde “ merak etmeyin ben anlattıklarınızın hepsini biliyorum” diyerek cevap vermiş. Durumumuz bu derece vahim yani L

      ULUDAĞ

Uludağ macerası zaten başlı başına fiyaskoyduJ  Neden gittik? Kaymak için mi yoo hayır bilen yok, bilmese de bi tarafının kırılmasnı göze alan yok. Çıktık dağa doğru jandarmanın görev yaptığı bir noktada zincir taktırdık (zincir takma ücreti 10 tl). Ben sonradan duydum jandarma “abi zincir takmana gerek yok” demiş ama bizimkiler garanti olsun diye taktırmışlar. Neyse zincirler takıldı biraz moladan sonra yola devam… 10 km kadar çıktık sonra şöfer durdu zincirleri çıkardı, haydaaa. Neymiş araba yavaş gidiyormuş… yav mübarek sana adam demiş zaten gerek yok diye. Cık cık cık…

Neyse çıktık otellerin olduğu yere kayak yapılan yere, dolaşıyoruz bizden başka kimse yok oralarda kayaksız montlarla dolaşan, düşenlere kahkahalarla gülen J he bu arada mürettebat 30 kişi. Az değiliz yani...

Ne yapalım, ne yapalım (tabi ben bu arada abimin başının etini yiyorum “yaw niye geldik bu soğukta, kaymıycaz bişey yapmıycaz!!”) . zirveye çıkalım. Yukarıya çıktık oturgaçlı götürgeçlerle (adı aklıma gelmiyor şimdi o bindiğimiz koltuğun J). Yukarı çıkarken süperdi kayanlar, düşenler zaten manzara müthiş, kamerayla kayanları çekenler “abi bizi çek bizii diye bağırdım. adam cins cins baktı, arkadaş la rezil ettin dedi ama noolcak ya eğlenmeye gelmişiz dimi yani J. Yukarı çıkarken karşıdan gelen iki eleman “moruk çıkarken iyi ama inerken yandınız! (yani dondunuz demek istemiş)” gülüp dudak büktük ama dediği kadar varmış, inerken ellerimi hissetmiyodum, suratım donmuş, hareket ettiremiyorum, herkese gülümseyerek bakıyorum. Kızıyorum  ama smiling :P (tabii olarak burası atmasyon) J . Aşağıya İnerken bizim arkadaşlardan birisi binmiş arkamızden geliyodu, tek binmiş, çok korkmuş e yüksek biraz, bağırıyor çağırıyor, yapışmış demirlere ayaklar boşta, emniyet demirini indirmemiş J zor bela bağıra bağıra onu anlattım,  indirdi de rahatladı J.

Sıra namazdaa.. indik mescide, bizim abi abdesti karla almak zorunda kaldı, cesaret için “nereliyim been!!” biz –“erzuruummm!!” mont çıktı. “nereliyim been? ” - “ erzuruumm!!” ceket de çıktı, “nereliyim been?” - “erzuruumm!!!” abdesti aldı sonunda J.

DÖNÜŞ

Gezinin  güzel kısmı burası

 Dönerken herkes geldi minibüse (minibus diyorum çünkü gerçekten ufak eski bir araçtı) ben uyumuşum biraz (seyehatlede hiç uyuyamam rahat edemem normalde ama bayağı yorulmuşum demekki) gözlerimi bir açtım otobüsün içi duman altı olmuş, miss gibi balata kokuyor :p bizim şöfer naptıysa balataları yakmış ve donmuş frenler sürekli sıkılı kalmış gevşemiyor, bizikiler de su döktüler ama olmadı yarım saat arabada bekledik, sonra indik beraber biraz aşağı doğru yürüdük çareler aramaya başladık telefonlar, koşuşturmalar derken (bu arada saat 22.00) önceden ayarlağımız akşam yemeğini yemeğe (yeşil konak diye güzel biryere) gittik, bizim minibüsü de servise yolladık, akşam yemeği bitene kadar tamir olacak biz de evimize dönecektik…
Yemeğimizi yerken arkadaşlar wclere hücüm etiler ne kadar ec var hepsi dolu, bayanların ki bile! (bayanların wclerini de bizim hıyarlar doldurmuş). Geldi yanıma birisi “ abi bizim halilbayanlar wcsinde, içeri de bir bayan girdi” dedi, güldüm. sonra Ben yukarı yemek bölümüne çıkarken bayanın biri “Faaatiiiihh!!! Burada bi erkek var!!!” diye bağırdı, onun bağırmasıyla ben kahkaha atmaya başladım .
         Neyse, yemek bitti, Ulu Camii’nin önünde toplandık, arabanın tamiri 1-2 yi bulur demişler, bizde o zamana kadar gezecektik. Bir  saat gezdik, geldik tekrardan buluşma noktasına (Ulu Camii’ne). Çay ısmarlayacaktık çocuklara ama  ufak çay 1,25 tl olunca aman dedik sizin olsun çayınız.. O zaman ne yapalım?,  saat 1 e kadar kalcak bir yer ayarlayalım. ayarladılar (çekirge semtinde), biletler alındı, durağa doğru yürürken (durak yakın değildi yolu da yarılamıştık) telefon çaldı, araç tamir edilmiş, dön geriye bu sefer. Çocuklar söylenmeye başladı tabii. Biletler geri toplandı, geriye almazlar demiştim ama almışlar ama 3 bileti geri almamak şartı ile. Ben vermemiştim bileti, bugünün hatırası olsun diye sakladım. Arkasına neler yazıcam neler  hatta taratıp bu yazıya ekliycem .
           Yarım saat kadar bekledikten sonra minibus geldi, bindik ve yola koyulduk bugün saat 5.16 sularında evdeydik. Bu geziyi ne kadar kötü olarak eleştirsem de diğer gezilere kıyasen daha güzeldi, hareketlilik vardı bunda…

Yolculuktan alınacak dersler:

1)       Geziye gideceğin araba eski ise, geziye gitme.

2)       Bilmediğin işe burnunu sokma (bizimkiler balataya su dökünce frenler kaynamış, mahfolmuş)

3)       Haline şükret, zira senin durumundan beterleri de var geziyi bırak yürüyemeyen insanlar var. Araç tamir edildikten sonra beklerken karşı kaldırımda bedensel özürlü birisini gördüm, yürümekte o kadar zorlanıyordu ki… sanki o akşam başına gelenlerden şikayet edenlere ibretlik olarak oraya çıkmış, bana bakın da isyan etmeyin, şükür edin, dua edin yoksa elinizdekileri de kaybedebilirsiniz diyordu…

4)       Harama bakmaktan sakın. ( o gün şefkat tokadı yemiştik )

5)       Yolculuğa çıkmadan yanınızda mp3 player bulunsun, pilli olsun, yanınızda en az 3 tane pil ve usb kablosu bulundurun. Benimki mp4  (video özelliğini kullanmıyorum heves edip almıştık zamanında) şarjlı makine olduğundan dolayı sadece gidişte dinleyebildim. Usb girişli dvd varmış ama geç öğrendim L

6)       Günlük, hatıra gibi yazılar yazarken fon müziği mutlaka çalsın… ;)

güzel bir gün geçirmişsin yazdığın için teşekkürler:) (bu günlük sevgili deniz_mavidir ' in değilmiydi:S 

kaplıksız defterine ne oldu senin??

Dinlemek için:

M. Birgin - Sesli Mesaj 2 (HP-207) (Mart 2009)

bu defterin deniz_mavidir in olduğunu bilmiyordum yaw  aynısını o zaman bnm deftere yaziyim

deniz_mavidir  kusura bakma yaw

he birde sesli mesaj olayı süper olmuşş

bişi sorcam herkes cevaplasın bu sesli mesaj moda mı?? nie bana sesli sesli e-mailler gelmeye

başladı ( sevgili m1gin bu işte senin serçe parmağın var mı??) silent sen küçükken sıra arkadaşının

defterine de böle muamele mi yapıyordunn??? önce onun defterini karala sonra kendininkini:D

 ben sesli mesaj olayını ilk defa burada gördüm  :S çok süper müthiş bişe olmuş :)

cambaz haklılık payın var arkadaşlarımın defterlerini de karalarım (farkında olmadan) :D sonra bi bakarım defter kapkara :D haydi sil hepsini..

Sahi CAMBAZ, nasıl sesli email alıyorsunuz? Genel mesajlar mı, yoksa size özel olarak hazırlanan mesajlar mı?
Ben de pek karşılaşmadım böyle bir durumla. 
Ama kulağa hoş geliyor...

Size gelen maillerle benim bir alakam yok... Olsa zaten belli ederdim. Bir yerde imzamı atardım. 

Benim de dün aklıma geldi. Yeni planımı tasarlarken, "Haftanın Projesi" için bir uygulama gerekiyordu. "Sesli Mesaj" olsun dedim.

mail kutum birden mbirgin mailleriyle dolunca anlamalıydım zaten yeni bir projeyle karşı karşıya oldugumuzu =) bu sesli mesaj olayı pek güzel olmuş,begendim,insanın radyo gecmisi olunca da tabi daha güzel oluyor,ben cıkıp konussam kaçarsınız herhalde=)

onun dışında silentın günlükleri karıştırması da ayrı bi bomba =)

bi de cambazın arastırmacı muser olarak forumlardan topladıgı bilgilere dayanarak ben de ancak 2 kez aynı yerde durur saatin o zımbırtıları diyorum.ve saglık ve esenlikler diliyorum.hoscakalın-_- (buarada saglık esenlikin esanlamlısıymıs diye duydum,o zaman anlatım bozuklugu yaptm biraz :p)

sevgili m1 gin millet sevdiği şarkıyı çoookk güüzzzeeellll

lllüüttttfffeaaeeean dinleeaaaee diyerek    bana atıyorrr videosunuz çekiyor atıyor bi garipler yaa

bende iii güzelmiş diyorum dinlemiyorum  çok fazla gibi gelmiş olabilir bu ve buna benzer maillerden 3

tane var:D fazla değil  ama bi moda olmaya aday bu arada beni öldürsen ben buraya bu bet sesimle  ses

kaydı kaydetmem.

vaaayyy..sesli mesaj olayına girilmiş:) güzel olmuş.. elinize sağlık..

yaw m1gin nasıl kayıt yapıyorsunuz? bu işin sırrı ne? radyo programları böyle kayıtlar vs... ?? :)

arkadaşlar bu arada konuşulan bütün konulara bir açıklık getirmek istiyorum!!!!! şimdi dikkatle okuyunuz:P

biirrr..... akrep yelkovan olayı... cambaz'ın demek istediği şu: biri seni düşünüyor derken bu iki türlü gerçekleşiyor. klasik saatlerde akrep ve yelkovan üst üsteyse( yani şiirle alakası yok:P ) dijital saatlerde ise 12.12 ya da 01.01 gibi ise..;)

ikiiii...... arkadaşlar,günlük dediğiniz nedir ki, ha kareli kaplıksız ha sanal ha şöyle ha böyle, sonuç olarak sizin günlüğünüz benim günlüğüm benim günlüğüm yine benim günlüğüm

don't panic, isteyen günlüğümü ödünç alabilir:P yani benim için herhangi bir sorun yok:)

üüçç.... arkadaşlar size gelen mailler çok normal, zaten abonesi olduğunuz her konuya yeni bir yorum yapıldığında mail gelir... bugün aynı konulara mesaj yağmuru olunca benim posta kutum gibi sizinkisi de mbirgin. com dan mesajlarla dolmuş olmalı:))

başkaa hani konuya el atacaktım ben..hmmm.... sanırım bu kadardı:) bir de ben de abdestle ilgili bir anımı yazayım:)))

dersane yıllarım..yani çok uzun zaman öncesi:P
öss ye bir hafta kadar kala bizi eyüp sultan'a sabah namazına götürdüler..maneviyat şarz edelim diye...
bu arada sakarya istanbul arası bilmeyenler için söyleyeyim yaklaşık 2saat civarı....neyse zaten bütün gün uyumamışız gece de yolculuk var saat 02.00 sularında..bekledik...tabii abdest de aldık ki orada abdest almak zor olur düşüncesiyle...ve bütün gece uyumadık otobüsde bile ki abdestimiz kaçmasın...
velhasıl kelam eyüp sultan'a geldiiiiiiik...camiye girdikk....ALLAHU EKBER...kıyam dı rukuydu secdeydi derken.....tekrar secde tekrar secde tekrar secde...film koptu....hoca biraz uzatınca secdeyi ben biraz sanki uyumuşum... başımı kaldırdığım da herkes ikinci rukuya gelmişti....bütün gece uyumadık ki abdest bozulmasın diye secdede başımıza gelene bak
vardır elbette bir hayır .....
ALLAH kabul etsin inşallah niyetlerimizi....

Hmm... Demek ilginizi çekmiş... Ne güzel ya!

Bu günlerde, üzerinde yıllardır çalıştığım bir "Müzik Kitaplığı" adlı programımı sunmayı amaçlıyorum site üzerinden.
Yalnız bu program ticari amaç güdülerek, radyo yayınevlerinde kullanılmak üzere hazırlandığı için, demo versiyonu sunulacak. Ancak yine de son kullanıcının belki de hiç rahatsız olmayacağı bir kısıtlaması var. Oturum süresi 2 saatle sınırlı. Kapatılıp tekrar açıldığında yine 2 saat kullanılabilecek.

Kayıt yapmanın birçok yolu var. Ama pratik olarak ve arkaya bir fon müziği atarak kayıt yapmak isterseniz, bu işlem biraz daha zahmetli olabiliyor.
İşte "Müzik Kitaplığı" bu zahmeti epey indirgiyor.

"Müzik Kitaplığı"nın kullanımını da görsel olarak anlatmayı amaçlıyorum. Zaten bu ayki projem, günlük 5 dakika süreyle, bilgisayarla ilgili görsel dersler hazırlamak. Hal böyle olunca, konu olarak ilk etapta "Müzik Kitaplığı"nı ele almayı düşünüyorum.
Konuyla ilgilenen arkadaşlara duyurulur...

Demek şiirle alakası yok, öyle mi? Dinlediniz mi bari şiiri!
Dinlediyseniz, gerisi önemli değil; alakası olmasa da olur.
Diğer arkadaşlar da kendileri karar versinler ama, alakalı olup olmadığına!

Bir diğer husus... Konuya her yeni cevap gönderildiğinde, abone olan kullanıcılara otomatik olarak bir uyarı maili gönderiliyor...
Ama bugün, aynı konu için onlarca mail gelince, düşünmeye başladım...

Bu durum, kullanıcıları rahatsız etmesinin yanısıra, aynı zamanda sunucu kaynaklarını da tükettiğinden, bazı sıkıntılar oluşabiliyor... 

Ve bir düzenleme yaptım...

Ve artık, kullanıcı aldığı mailden sonra oturum açmadıkça, aynı konu için ona yeni bir uyarı maili gönderilmeyecektir.

Umarım umduğum gibi işler...

yani şiirle alakası yok derken; cambaz'ın şiire atıfta bulunmadığını söylemek istemiştim( sanırım yani:) cambaz bizi aydınlatırsa sevinirim:)) )

Dinlemek için:

M. Birgin - Sesli Mesaj 3 (HP-207) (Mart 2009)

Uygulaman süper  Bakalım arkadan kim yeni bi uygulamayla gelecek

Zaten günlükte böyle yazılmaz mı?Bir kalem bir defter içinden geldiği gibi....

ben yien anlatma zorluğu çekiyorum bana gelen mailler sitemizden değildi sorun olan tanıklarımın ya bu

şarkıyı mail olarak bana göndermeleri ben  bundan yakınıyordum   ben de bu sesli ve el yazısıyla

yazılmış mesajları sevdim   sevgili deniz_mavidir  sen söle ben yazarım  sen sakınnnn sakıınnn ve bir kez

daha sakıınnnn el yazınla yazmaaaaa lütfen yazma nolur nolur nolur:D şaka bir yana hiçç zahmet etme

BİZ BÖLEDE ANLAMIYORUZZ:d

sevgili m1gin ben maillerimi geri istiyorum eski günlerdeki gibi mail kutum dolsun taşsın seller

oluştursun istiyorum her ne yaptıysan yapmamış gibi olsunn   olur mu??

M1GİN (DUYUYORMUSUN PARDON SEN OKUMADIN DAHA) OKUYORMUSUN

AKLIMI KARIŞTIRDI BU SESLİ MESAJ:D

 Hmm... Düşünüyorum arkadaşlar... Yani daha başka bir çözüm bulmaya çabalayacağım. 

Ama ikide bir mail gitmesi, bazen rahatsızlık veriyor kullanıcıya.

Ve tabiki, çok sayıda mail gönderdiğimiz için, sunucu bloke getirebilir. Ondan sonra da, hiç mail gönderemez oluruz.

Ey CAMBAZ, son mesajınızda bir kafa karışıklığından bahsediyorsunuz... Biraz açar mısınız? 

..dün gece itibariyle bir kitabı daha bitirmiş, yeni bir kitaba başlamış bulunuyorum.. çok şükür:) çok şükür diyorum çünkü en son biten kitap 637 sayfacıktı:P tamam, konu akıcıydı kabul ediyorum ama ben ki eskilerden kalma bir alışkanlığımı yenmeye çalışıyorum, benim için nasıl zor oldu.. şöyleki, genelde kitabın başını okuyup, en sonunu okuyanlardandım ben, yani merak :)) fakat fark ettim ki böyle olunca tüm hevesiniz kaçıyor.. yani çok heves kırıcı bi insanım, kendi hevesi mi bile kırabiliyorum ama bundan vazgeçme çabam sonuç verdi, artık son cümleyi okusam da, ya da bir göz atsam da son sayfalara, kitapta fazla derine inmemeye çalışıyorum böylece kitabı bir hevesle okuyorum:)yaa aklıma geldi, aslında yeni bir konu başlığı açsak ve tavsiye kitaplar olsa içeriside....hmm... bu konuya bir el atayım:P ya da el atacaklara mani olmayayım:P