Ömrünün bir yarısı "rüya"sını kurmakla, öbür yarısı çatlayan rüyayı tamir etmekle geçer insanın. Hayat sergisinin en trajik ve en kalıcı fotoğrafları, muhteşem "yapma"ları ve şeytanca "yıkma"ları gösteren karelerdir. Baharın ve hazanın fotoğrafları... Birileri hep baharın işçisidir, ötekiler karakışın ve karanlığın.Ve hakikatin parıldayan yüzü: "İnsan yeryüzüne dünyayı güzelleştirmek üzere gönderilmiştir." Dünya durdukça bahar işçilerinin "yapma" ameliyesi sürecektir. Bu, çatlayan ne ilk rüya ne de son...
Hayat, her sabah "yeniden başlama" aşkıyla anlam kazanıyor. Her sabah yeni bir rüya ile uyanmakla... Ebedi bir rüyanın peşine düşmek ve sarsıldıkça yeniden doğrulmak, düştükçe toparlanıp kalkmak sonra yeniden, yeniden tazelenen bir aşkla sarılmak hayata ve hülyaya... Ne güzel! Izdırapların beslediği adam Dostoyevski: "Hayatı sevmeyi ancak acı çekerek öğrenebiliriz." Hayatı ve aşkı ve kurduğumuz rüyayı ancak acı çekerek ölümsüz kılabiliriz, bedelini ödeyerek yaşatabiliriz onları. Biz de, baharın ve aşkın salikleri, acıların içinden geçtikçe çoğalır, olgunlaşırız. Şöyle buyurur "kendisi ile savaşanlar"dan biri olan Hölderlin: "Istıraba adım atan kimse, yükselir." Hülyasız yaşamak mı yoksa acıların, yıkılışların içinde bile gün hazinesi bir rüyanın parıltısını görmek mi? Peşine düşeceği bir hayali olmamanın ve yalnız yaşanan günlerin gel-giti içinde kaybolmanın ölümden farklı ne anlamı var? Ebedi bir yok oluşu mu istersin ey gönlüm; yoksa cehennemde bile olsa yaşamayı mı? Elbette yaşamayı... Cehennem bile olsa, bir gün oradan kurtulma umuduna tutunarak yaşamayı... Dimitri Karamazov, o suçsuz mahkum, zincirlerine rağmen, ciğerlerinin olanca kuvvetiyle haykıracaktır: "Sırf şunu söyleyebilmek, yalnızca "Varım" diyebilmek için bütün acılara katlanacağım. Sehpa üzerinde ne kadar acı çekersem çekeyim, "var olduğumu" biliyorum; bir kadırga üzerinde ayağımda zincirlerle kürek çekerken bile hiç değilse yaşarım ve yaşadığımı, var olduğumu bilirim."
Yaşamak, bir "hülya" ile anlam kazanır ancak. İçine doğulacak ve peşinden gidilecek bir hülya ile... Hayat, içine sığdırdığı hülyalar kadar derin ve değerlidir. Hülyası olmayanın hayatı da yoktur aslında. Anlamlı, iz bırakacak bir hayatı yoktur. Hayalinin perdeleri kapandığı gün ölür insan. Dünyayı ve olup biteni görünen haliyle kabullenir, aşkın bir hayatı, başka dünyaları özlemezse tükenişi, yok oluşu, adsız bir hayatı seçmiş demektir. Şu ne kadar açık, ne korkutucu: Adsız bir hayat sürmemizi istiyorlar bizim... Hayal kurmayı unutturmak istiyorlar. Muktedirlerin en korkulu rüyası, hayalleri olan adamdır çünkü.
Kaç yıkım görürse görsün, sahip olduklarını bin defa yitirsin eğer hayali işliyorsa ve bir "rüya"sı varsa insanın, korkulur (!) ondan. Yitirmemiştir hiçbir şeyini. Ve yeni baştan, yeni baştan kurmaya soyunabilir her an. Hayalleri olan, kabullenmez halihazırı. Değişmek ve değiştirmek ister, bir gün mutlaka... Hayali olanın umudu vardır çünkü, başka dünyalara özlemi vardır.
Hayallerimizi kuşatmak, rüyamızı parçalamak ve bizi yalnız bugünün dar hendesesinde boğmak istiyorlar. Geçmişsiz ve geleceksiz; yalnız yaşamış olmak için yaşamamızı... "Yarın"ımızı da çalmanın tek yolu bu çünkü... Ve son söz: "Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var?."
Ali ÇOLAK Bu mesaj, m1gin tarafından, 26.08.2012 17:38:15 itibariyle düzenlenmiştir.
|
I am legent filmini izledim herkese öneririm bu parçayı daha ayrıntılı orada yaşayabilirsin
Filmden sözler
KARANLIĞI AYDINLAT!
ONLAR DÜNYA'YI KİRLETMEK İÇİN 1SANİYE DAHİ BOŞ KALMAZLARKEN BEN NASIL BOŞ DURABİLİRİM!
|
Hayaller ideale dönüştüğü süreçte gerçekleşir.
|
Bugün şu "Hayal ettiğin müddetçe" yi yeniden okuyayım dedim, ne de olsa hayalim gerçek olmuştu geçen Cuma günü.En az 5 yıllık bir hayal hem de..Ösym klasiklerinden biri..
Ali Çolak Beyefendi'nin "Ömrünün bir yarısı "rüya"sını kurmakla, öbür yarısı çatlayan rüyayı tamir etmekle geçer insanın"diye başlayan ve "Şu ne kadar açık, ne korkutucu: Adsız bir hayat sürmemizi istiyorlar bizim... Hayal kurmayı unutturmak istiyorlar. Muktedirlerin en korkulu rüyası, hayalleri olan adamdır çünkü. Kaç yıkım görürse görsün, sahip olduklarını bin defa yitirsin eğer hayali işliyorsa ve bir "rüya"sı varsa insanın, korkulur (!) ondan. Yitirmemiştir hiçbir şeyini. Ve yeni baştan, yeni baştan kurmaya soyunabilir her an. Hayalleri olan, kabullenmez halihazırı. Değişmek ve değiştirmek ister, bir gün mutlaka... Hayali olanın umudu vardır çünkü, başka dünyalara özlemi vardır.Hayallerimizi kuşatmak, rüyamızı parçalamak ve bizi yalnız bugünün dar hendesesinde boğmak istiyorlar. Geçmişsiz ve geleceksiz; yalnız yaşamış olmak için yaşamamızı... "Yarın"ımızı da çalmanın tek yolu bu çünkü...Ve son söz: "Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var?."satırlarıyla son bulan köşe yazısı..
Şimdi gerçekleşmiş olması sebebiyle tekrar okuduğumda,hâkikaten de durum bundan mı ibaretti? Önce hayalini kurmak sonra da bu hayalin kâh rüya, kâh kâbus karmaşasında yol alması ve en nihayetinde vâki olması...
Yalnız bu zincirin unutulan baş halkası var ki o da kader.. Kaderimizde belli ki, bu rüyalarımıza kadar gelen hayallerimiz adına ısrarla dualarda bulunuyoruz.
Ne yani ben istiyordum da, kazanamayan diğeri istemiyor muydu sanki? Ya da bu kazanamayan ben olsaydım hafizenallah, hiç tâlip olmadığım anlamına mı gelecekti?
Elbetteki hayır!
Kimse alınmasın ama tüm bunlar laf-ü güzaf; biz diyelim yine "görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler, Hak şerleri hayreyler zannetmeki gayreyler"
|
Ey cyber, gerçekleşen hayaliniz hayırlı olsun diyorum, Rabbim kızıma da nasip etti yıllardır kurduğu hayali ve istediği bölümü kazandı çok şükür. Darısı tüm mümin kardeşlerimin başına inşaAllah. Sayın Ali Çolak'ın köşe yazısını paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Tabi ki kaderin önüne geçemeyiz, kadere boynumuz kıldan ince lâkin, istemeyi de bilmek gerek belki de. Yazdıklarınız Dücane Cündioğlunun bir yazısını anımsattı bana, hemen alıntılayayım dedim ;
Herkes bir şeyler ister kimisi az kimisi çok ama ister. Çok istersin olması için ama olmaz. Elinden gelen herşeyi yaparsın yine olmaz.
İstemek… bir şeyin olmasını istemek… gerçekten istemek nedir?
İstemek olmayı istediğin, olmasını istediğin şey için ölmeyi göze almak, ölecek kadar istemek, hatta olmak için, olması için ölmek demek!
İstemek…bir şeyin olmasını istemek… onu dilemek… onu arzulamak… tutkuyla… hırsla… ihtirasla onun olması için yanıp tutuşmak…
Ah ne zordur istemek? İstek sahibi olmak… tutku sahibi olmak… İstemek 'bedel ödemek' demek… bedelini hesap etmeksizin istemek demek… bedeli ne olursa olsun istemek demek... isteğin şiddeti arttıkça ödenecek bedelin miktarının da artacağını bilmek demek… bedeli büyük olduğu için olması istenenden kaçmak değil, bedeli büyük olduğu için olması istenene koşmak demek.
Gönül cenneti istiyor imiş ammâ günahlar bırakmıyormuş.
Gönlümüzün isteklerini, istediklerini engelleyecek günah mı varmış bu dünyada?
Gönül bir kere isterse, gönlün kendisi cennet olmaz mı?
Bir kere gönül cenneti isterse dağlar tepeler düzlük, denizler yol olmaz mı insana?
Günah istemesini bilmeyenlerin, istemek nedir bilmeyenlerin içine yuvarlandığı çukur değil mi?
İsteseydin eğer, olmak istediğin, olmasını istediğin olurdu.
Olmadığına göre sen henüz istememişsin demektir.
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemek nedir ki bilmedin ki! Hiç tutulmadın sen! Tutkuların için ölmedin ki! İsteseydin ölürdün, ölseydin olurdun! Sen hiç olmadın ki! Evet olmadın, çünkü sen hiç ölmedin!
Ölecek kadar istemedin, ölümün pahasına istemedin, ölümüne istemedin!
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemesini bilmedin!
Çünkü sen ol deyince Olduranı hiç tanımadın!
Dücane Cündioğlu-Göz İzi kitabından
|
Allah razı olsun, teşekkür ederim abheri. Dualarınıza ve bana "kendim kazanmışım gibi sevindim" diyen cümle kardeşlerim için en içteniyle âmin diyorum...
Cundioğlu'nun yazısını okuyunca istediğine isteğini Veren'den bissürü şey isteyesim geldi
Benim demek istediğim şey kaderimizde var olan ve kaza ile gerçekleşecek olanın, bizim ısrarla isteğimiz olarak gönlümüze yerleştirilmesi. Bir şey kısmetimizde var ise, ona sıkı sıkıya talip ediliyoruz . Bunun üzerine söylenmiş bir çok atasözü vardır ama şimdi biri bile aklıma gelmiyor
Selâm eder herkese, hayırlı Ramazanlar dilerim..
|
Bayramdan önce bunları yazmışım.
Uzun zaman süren yokluğumun nedenini ve sonucunu açıklamak isterim.
Malum ülkemizde 15 yıl süren karanlık bir dönem yaşandı.Tam olarakta aşılabilmiş değil.
Demokrasi ve özgürlüğümüz elimizden alınarak en doğal hakkımız olan özgürce okuma hakkı gasbedildi.
Geçen yıldan beri haklarımız iade edilmekte.
Ben de bunun üzerine neden geri kazandığımız haklardan faydalanmayayım dedim.
Merdiven dahi çıkamayan birilerinin gözüne gözüne sokmakta var işin ucunda:)
Bende geçen eylülden beri evde kendi çabalarımla üniversite sınavına hazırlandım.
Dersane yok,özel hoca yok.
Lise 95 yılında bitti.
Sistem tamamen değişmiş.
Konular değişmiş.
Benim yaşadığım olaylar,Doğu Bloku ülkelerinin yıkılması,Bosna Hersek Savaşı ,tarih konuları arasına girmiş:)
Gorbaçov'dan tarihi bir kişilk gibi bahsediliyor:)
Yahu biz,Gorbaçov'u, başındaki lekenin şeklini çizecek kadar iyi bilen bir nesliz:)
Tabi bunları okurken kendimi çok yaşlı hissederek dönem dönem "Ben ne yapıyorum!!!!???" dedim.
Herneyse,dersaneye,özel hocaya yığınla para ödeyen ama internetin başından kalkamadıkları ve işin ciddiyetini kavrayamadıklarından başarılı olamayan onca gencin içinden sıyrılarak üniversiteyi kazanmış bulunuyorum.
Artık edebiyat fakültesi öğrencisi namzetiyim,çünkü kayıtlar başlamadı henüz:)
|
Binlerce öğrencinin sıfır çektiği bir çoğununda barajı geçemediği bir sınavdaki başarınız takdire şayandır.
Cenab ı Mevla şevkinizi, himmet ve gayretinizi tezyid eylesin inşallah.
"Merdiven dahi çıkamayan birilerinin gözüne gözüne sokmakta var işin ucunda:)" ifadeleriniz çok yerinde düşmüş tebrikler Bu mesaj, gunduzalp tarafından, 24.08.2012 06:52:38 itibariyle düzenlenmiştir.
|
ayy! Citizen çok sevindim.Şu an ellerim titreyerek yazıyorum.Çok mutlu oldum.Şimdi siz edebiyat okuyacaksınız dimi yanlış anlamadım.Birde sitede isimlerinizi görüyordumda yaşlarınızı bilmiyordum.Siz 95'te liseyi bitirmişsiniz ben 94'te doğdum.Sizi gönülden tebrik ediyorum bende (dershaneye giderek ama)dershane-okul-ev üçgeninde 1 senenin ardından sakarya edebiyatı kazandım.Acaba siz nereyi kazandınız?Açıktan mı okuyacaksınız yoksa?Tarih konuları hakkında yazdıklarınız beni güldürdü :)Sürekli test çözmekten hem okulda hem dershanedede bunları görmekten rüyalarıma girmeye başlamışlardı ve siz daha şanslıymışsınız bi bakıma hani yaşadığım olaylar konulara girmiş demişsiniz ya...Yaşlılık mı? Yapmayın efendim okumanın yaşla ne alakası var şuanda siz aksine parmakla gösterilecek bir kişisiniz.Neyse uzatmayayım , tekrardan tebrik ediyorum.Hakkımızda hayırlısı olsun...
|
Merhabalar
Bu siteyi hayatın içinden hatta hayatın taa içinden olduğu için seviyorum :P Yaşanılan deneyimler ufuk açıcı özelliğe sahip oluyor çoğu zmaan... Çünkü üyeler algıları açık insanlardan oluşuyor..:) Almaya müsait, nemalanmaya müsait..:)
O yüzden bu konuya bende bişeyler ekleyeyim dedim..:)
Öncelikle sevgili citizeni tebrik edeyim.. Diplomanı almanıda kutlarız inşallah... Ve öğrendiğin ilim hayatında hep artılar getirsin canım.
Ben de citizen gibi bu yıl hayattan alacaklı olduğum bu konuda harekete geçtim ve bende sınavlara girdim. Üstelik ben citizen'den de eski bir mezun olarak (1988) bunu başardım..:)
Malum sorun çözümlenmediği her sene "Ben oğlumla üniversite okuyacağım inşallah o zamana herhalde çözülür bu mesele" derdim. Ve RAbbim sanırım benim bu sözlerimi dua niyetine kabul etti... Oğlum geçen sene başladı üniversiteye ben bi aksilikten dolayı geçen sene sınavları kaçırmıştım. Ama bu sene nasip oldu. Ve ben de Açık öğretim Fakültesi Sosyoloji bölümünü kazandım..:)
İstediğim bir bölüm...
Yalnız bir konuya değinmeden geçemeyeceğim... Hani yaş kemale erince insanlarda garip bi merak oluyor ..
- Şey bu yaşta okuyup da ne yapıcaksın? sorusuna muhatap oluyorum..:)
Bununla alakalı bir yazı yazmıştım burada da... Yine özetleyeyim sosyoloji malum toplum yapısını, değişimini inceleyen bir bilim. Hayatıma artı katkısının olacağını düşünüyorum. Belki birilerine de örnek olurum.
Evet son olarak bi şenlik olsun diye sonuç belgemi ekleyeyim..:)
Bu mesaj, m1gin tarafından, 02.12.2012 12:32:14 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Öncelikle gunduzalp, winnipeg ve asmer'e teşekkür ederim:)
Sevgili winnipeg,senide tebrik ederim.Hayırlı olsun.
Sen de zorlu bir dönem geçirdin,tahmin edebiliyorum:)
Malum lise bittiğinde,henüz yasak başlamadan o dersane sıraların tozunu almışlığımız var.
Ben açıköğretim okumayacağım,bildiğin örgün öğretim.
Kendi memleketim olan Konya'yı tercih ettim.Selçuk Ü. okuyacağım inş.
Hatta,tevafuk bu ya,eskiden Fen Fakültesi'de bu binada idi.Yani mbirgin'in bir zamanlar arşınladığı yolları ve binayı adımlayacağım:)
Ve sevgili asmer,sonuç beni hiç şaşırtmadı doğrusu.
Senden böyle bir sonuç (istesen çok daha iyisini de yapabileceğini biliyorum) bekliyordum,tebrik ederim:)
Gençler çok yavaş ve tembel çıkınca iş başa düştü ne yapalım,öyle değil mi?
Belki bizleri görünce gaza gelirler:)
Hem meselenin sadece diploma alıp,bir işe başlayarak para kazanmak olmadığını.
Eğitim, kendini yetiştirmek ve geliştirmenin önemini çevremizdeki 3-5 gence gösterebilmek bile çok çok önemli.
Bu yıl kazanan,kazanamayan herkese başarılar dilerim.
Allah,hepimize kolaylık versin.
|
Teşekkür ederim citizen ve senide tebrik ederim asmer:) Sitede ne cevherler varmış yahu:)
Okumanın sadece diploma ve para ile ilgisi olmadığını söylemişsiniz ki ben bu yola baş koyarkende(edebiyat)hayallerimde, istediğim şey olduğu için adım atmıştım.
Çok iyi bir edebiyat öğretmeni olacaktım.Hem derslerimde hayattan örneklerde verebilecektim.Bizim edebiyat hocamız en azından öyleydi bir konu ortaya atardık beyin fırtınası yapardık ve konu öyle bir yere gelirdi ki aklımıza takılan çözemediğimiz (hayatta) sorunları konuşurken kendimizi bulurduk.Sonrada şaşkın şaşkın ya biz buralara nasıl geldik derdik:)
Kısacası öğretmenlik sadece bir kitabı anlatıp geçmek değildi ve bana göre bir matematik hocası bunu başaramazdı çünkü dersi elvermeyebilirdi buna yani bi doğalsayıları bi ardışık sayıları anlatırken nasıl hayat dersleri verilebilir?Açıkçası bilemiyorum.
Ancak bu hayallerle bu yolda ilerlerken kara bir bulut gibi mayıs aylarında formasyonun kalktığı haberi ile yıkıldım ama yine devam ettim bırakmadım ve kazandımda fakat bu öğretmen olamama işi yüreğimi yakar oldu ve yakış hala devam ediyor inş. birileri duyarda geri gelir formasyon .Onun yanında bir sevincimde oldu harçlar kalkıyor muhtemelen ikinci döneme kalkmış olur bu dönem ilk para yatırılacak gibi gözüküyor.Bu içimi rahatlattı.
Ailem hiçbir zaman hayır, yok, olmaz dememiştir.Her hareketimde beni desteklediler ve ben durumlarını biliyorum sonuçta ama yinede Allah onlardan razı olsun bizi(kardeşlerimle)üzmemek için ellerinden geleni yaptılar bu harçların, okul yükünün onlara ağır geleceğini biliyordum ama bu konulara gelince hemen konuyu değiştirip istediğim şeyi kazanmamın sevincine ortak olacak konular açıyorlardı.Gerçekten öğrenci madddi açıdan aileyi zorluyor (evde tek bir okuyan olmayınca).....
Ancak şunu biliyorum kişi ne yaparsa yapsın kaderinde ne varsa onu yaşıyor formül ne peki derseniz? benim diyeceğim, büyük bir bağlılıkla Allah'a sarılmak bir uçurumdan atlasan dahi O'nun seni tutacağını o güveni duymak tevekkül etmek ve O'na sıkı sıkıya bağlanmak.Çünkü hayatında güzel şeyler gerçekleştiğinde bunların O'ndan geldiğini bilip şükreden insan bir felaket anında şükrü kahra dönüşebiliyor halbu ki işin sırrı iyiliğinde kötülüğünde O'ndan geldiğini bilip sabır ve teslimiyet göstermekmiş.Rabbim bunun idrakini cümlemize yaşatsın.
AMİN..(amin deyince aklıma m1gin geldi sesi soluğu çıkmıyor memleketten dönmedimi ki acep?) Bu mesaj, winnipeg tarafından, 25.08.2012 12:59:10 itibariyle düzenlenmiştir.
|
İlk önce asmer'in sosyoloji kazandığını öğrenmek şimdi de citizen'in edebiyat okuyacağını duymak beni aşka getirdi yahu:)
Eğer okuyabilseydim bende 92 de mezun olacaktım liseden ama şartlar el vermedi. Ve vakti zamanında(sene 2000), lisenin sadece 1. sınıfını okuyabildiğim için, açıköğretim lisesine başvurmuş ve kredili sistemle kalan 2 seneyi 3 dönemde bitirmiştim ve üniversitenin açıköğretim halkla ilişkiler bölümünü kazanmış lâkin illede örgün eğitim istediğim için devam etmemiştim. Daha sonraları da hayatın engebeli yolları beni bu isteğimden alıkoydu. Ama şimdi böyle güzel örnekler görmekle iştahım yeniden kabardı doğrusu :)
Sevgili asmer ve citizen, sizi yürekten kutluyorum. Oğlumla yaşıt olan winnipeg'i de gönülden tebrik ediyorum. Edebiyata aşık biri olarak karşımda iki edebiyat talebesi görmek beni çok duygulandırdı :)
Ben burayı işte bu yüzden seviyorum :) Üyelerimizin hepsi de yeniliğe, gelişime açık insanlar. Ne diyeyim iyi ki varsınız, Rabbim yolunuzu açık etsin, kolaylıklar dilerim.. Bu mesaj, abheri tarafından, 25.08.2012 18:30:26 itibariyle düzenlenmiştir.
|
İlme gönül verenlere selam olsun :)
Başta citizen olmak üzere winnipeg ve asmer'i yürekten kutluyorum.Allah yar ve yardımcınız olsun..
ve değerli abheri, eğitime olan sevdanızı takdir etmekteyim. İştahınızın en kabarık haliyle ideallerinize sımsıkı sarılın ve şartlar ne olursa olsun bırakmayın. İnşallah dilediğiniz bölümü okumak size de nasip olur.
Bu konunun gündemi oluştu madem ben de bir gündem maddesi ekleyeyim :)
Çok şükür bana bir lisans bölümü bitirmek nasip oldu.. Ancak birkaç yıldır gönlümde bir bölüm var ki, hakkını vererek okumak için en uygun zamanı kolladım. Arapçaya olan merakım ve islami kaynaklara ulaşma isteğimden dolayı ilahiyat bölümünü okumaya karar vermiştim.
ve hamdolsun bu yıl yerleşmek nasip oldu :) Kayıtların başlamasıyla birlikte AÖF İlahiyat Önlisans Bölümü öğrencisi olacağım inşallah :)
Hepimize hayırlı olsun..
|
Maşallah! Ne gelişmeler olmuş, ben memleketteyken...
Sitenin değerli üyelerinin ilim öğrenme aşkları ve girişimleri, iştah kabartıcı.
Bana kalırsa bu kervana siz de katılmalısınız ey abheri. Kanbersiz düğün olmaz, malum. ;)
Hazır aşka gelmişken, ben de yüksek lisans okumayı mı düşünsem, ne yapsam. :)
Sesinin çıkmadığı onca zamanda citizen; üniversiteye hazırlanmaktaymış meğer...
Kendisini, asmer 'i, winnipeg 'i, pem-bkarinca 'yı içtenlikle tebrik ediyor ve kazandıkları bölümleri büyük bir muvaffakiyetle bitirmelerini diliyorum. Yolları açık ola!
Bilinçli hareket edilmesi halinde başarının aslında çok uzakta olmadığını ifade eden citizen 'in şu önemli sözlerinin üzerine düşünülmeli gerçekten.
... dersaneye,özel hocaya yığınla para ödeyen ama internetin başından kalkamadıkları ve işin ciddiyetini kavrayamadıklarından başarılı olamayan onca gencin içinden sıyrılarak üniversiteyi kazanmış bulunuyorum. ...
Malesef ki genç kuşak, yeterli bilince sahip olmamakla birlikte rüzgar ne yönden eserse o yönde savrulabilmektedir.
Ne üzücü ki, günümüzde gençleri har vurup harman savurma amacında olan ürünler sayılamayacak denli çok..
Bilinçli/dengeli kullanılmayan internetin de zararlı olduğu zaten ortadadır. Bunu gösteren örnekler az değil.
Daha birkaç gün önce memleketteyken, bizim yeğenin o gün 4-5 saattir internet kafede olduğunu öğrendiğimde, onun da savrulanlar arasındaki yerini alabileceğini sezerek, onu çağırtıp bir şeyler anlatmaya çalıştım. Söylediklerim ne derece etkili oldu, bilemiyorum tabi.
Aklıma gelmişken... Önemsediğim ve genişçe ele alınması gerektiğini düşündüğüm bir mesele var: Internet kafeler
Ara ara girmek durumunda kaldığım, özellikle mahalle aralarındaki internet kafelerin çoğu midemi bulandırmaktadır. Kimileyin "olmaz olsunlar" diyesim geliyor.
Çoğu şiddet barındıran bilgisayar oyunlarının esiri olan çocuklar, aynı zamanda birer küfür/hakaret/kötü söz makinesi halini alabilmektedirler.
Kişi, oyundaki bir şeye sinirlendiğinde ilk ağızda böğürerek ortalığa pislik saçabilmektedir.
Aynı ortamda bulunan temiz, saf bir çocuk, pislik bombardımanına maruz kala kala, o durumun normal olduğunu sanabilmekte ve sonrasında rezilliğe katılabilmektedir.
Hal böyleyken aile büyükleri, çocuklarını, ne idüğü belirsiz internet kafelere göndermemeye özen göstermelidirler.
Öte taraftan, yasal olarak internet kafelerin adamakıllı bir şekilde denetlenmesinin vakti çoktan geldi.
Bu mesaj, m1gin tarafından, 26.08.2012 22:46:01 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Gönülden duanıza amin diyerek çok teşekkür ederim pem-bkarinca. Sizi de tebrik ederim, ilahiyat okumak bir ayrıcalıktır, Rabbim muvaffak etsin inşallah..
Evet evet m1gin'e katılıyorum kanbersiz olmaz, bu eğitim furyasına bende katılmalıyım :)
Ve ve ve, flaş flaş flaş! :) Hadi hayırlı olsun sevgili talebeler, bugün itibari ile öğrenci harçları kaldırıldı. Kızımın okuluna oldukça yüksek bir harç parası öderken bu haber hızır gibi geldi.
Bu arada m1gin kardeşimin üzerine parmak bastığı konu, gerçekten üzerinde durulması gereken bir sorun. Anne-babalara çok iş düşüyor ve tabi ki sadece ebeveynlerle çözülecek gibi görünmüyor bu durum, daha yetkili kişi ve kurumların el atması gerekiyor. İnşallah çok geç kalınmadan bu problemin üzerine gidilir..
|
Başlık dikkatimi çekti..Okurken yazıları hayal etmeyi unuttugumu ve okumaya olan inancımı kaybettiğimi anladım..Atama bekleyen bir öğretmen adayı olarak son derece umutsuzum gelecekten..Kazanan arkadaşlar inşallah umutlarını ve hayallerini hiç kaybetmez...
|
Amanın,abheri'de gelmiş.
Bizim takım tamam olmuş.
Sevgili abheri seneye senide aramızda öğrenci kimliği ile görmek istiyoruz.
asmer'e dediğim gibi,bu gençlerin bizim gibi örneklere ihtiyaçları var.
pem-bkarinca'da benim çok istediğim ama puanımın yeterli gelmediği (örgün için) ilahiyat okuyormuş,hayırlı olsun.
Sevgili ebru,Allah hayırlısını versin.
Ama bir Müslüman asla inancını kaybetmez,kaybedemez.Konu ne olursa olsun.
Bilmezmisin Allah dilemeden tek yaprak kıpırdamaz,tek damla düşmez.
Tam 15 yıl bekledim.Derler ya dile kolay.
Bu arada boş durmadım tabi.
Öğretmen olmayı hayatının anlamı olarak belirleme,hayatının merkezine koyma.
Biliyorum ki bunun için okudun ve ihtiyacın var.
İlminin faydalı olacağı başka yönlere çevir başını,eminim ataman gerçekleşene kadar zaman daha rahat geçecektir.
Allah kolaylık versin.
|
pem-bkarinca'ya hayırlı olsun diyorum eğitim kervanına yeni biri daha katılmış oldu:)
Atanma konusundada citizen'e hak veriyorum ve sabır diliyorum ebru'ya.Gerçekten çok zor şu ülkede yaşamak...Bu ülke ki, harçların 1.öğretimini ve açık öğretimini kaldırırda ikinciöğretimler kanunda "katkıparası" olarak değilde "öğrenim ücreti" olarak geçiyor diye üvey evlat muamelesi görmeye mahkum bırakıldı ya ben daha birşey demiyorum.İki taraflı madalyon gibi oldum şu günlerde bir tarafım gülerken bir tarafım ağlar oldu:(.Bir tarafın yürekler sevinirken bir tarafın yürekleri perişan.Hak bunun neresinde..... eşitlik neresinde.....ben mi çok önemsiyorum....insanlar mı bu kadar duyarsız....bana da sabır....sana da sabır.....ona da sabır.....Tek yardımcımız Rabbim şu dünyada gerisi hikaye,yalan...:(
Allah sonumuzu hayır etsin...
|
Merhabalar..:)
Örgün eğitimde harçların kalktığı müjdesini sevgili abheriden almıştık.
Bizim evde de iki öğrenci olduğu için harçlar gerçekten sorun teşkil etmekteydi. Neyse birinden kurtardık. Ama Aöf harçları konusunda bir düzeltme yapayım. Yanlış bilgilendirme olmasın dedim.
Sevgili winnipeg de bahsetmiş harç paraları ikiye ayrılıyormuş.. Biri devletin aldığı - katkı parası- Bir diğeri de Üniversitenin aldığı - öğrenim ücreti-
Kaldırılan Devletin aldığı katkı paylarıdır. Dolayısıyla Üniversitelerin aldığı öğrenim giderleri aynen ödenecektir. Açık öğretim fakülteleride geçen yıl 205 lira öğrenim gideri 45 lira katkı payı alınmış. Bu yıl eğer zam olmazsa bizlerde 205 lirayı ödeyeceğiz. Sadece 45 liradan muaf olacağız.
İkinci Öğretim giderleri de Üniversiteye ait bir insiyatif olduğu için kaldırılan katkı payı ile ilgisi bulunmuyor.
Yinede ağlamayalım ya huu.. Ağlayan görmeyelim mümkünse..
Sevgiler
Bu mesaj, asmer tarafından, 29.08.2012 09:58:09 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Teşekkür ederim citizen ve winnipeg..İnşallah hepimiz için hayırlı olur.
Rabbim ilim edinme yolunda olanlara layıkıyla yürümeyi nasip etsin.
Geç kalmış değilsiniz değerli citizen. Dilerseniz örgünden edebiyat okurken bi yandan da açık öğretimden İlahiyat öğreniminize devam edebilirsiniz..
Esasında benim gönlümde olan da ilahiyatı örgünden okumaktı. Böylece her dersi yetkin öğreticilerinden öğrenme fırsatım olacaktı. Ama dönem dönem çalıştığım için böyle bişeye zamanım yoktu ve dahası aynı sebepten üniversite sınavına hazırlanamadığım için ben de örgünü kazanamayacaktım muhtemelen..
Ancak bunun yanında Aöf İlahiyat bölümünün de sunduğu güzel fırsatlar var. Bunlardan biri derslerinizden bazılarına bulunduğunuz ildeki üniversitelerin ilgili bölümlerinden haftasonları girebiliyor olmanız..
Bir diğeri ise 2 yıllık aöf eğitiminin sonunda örgün öğretimden lisans tamamlama imkanı sunabilmesi..
Şu an eğitim sistemindeki son değişikliklerin bu bahsettiğim durumlara bi etkisi var mıdr bilmiyorum..Ancak geçen yıla kadar aldığım duyumlar bu yöndeydi..
Selam ve dua ile..
|
Teşekkür ederim citizen ve winnipeg..Bir müslümanın korku ve ümit arasında olması gerektiğinin farkındayım ama yinede hayatın adaletsiz oldugu konusunda düşünmekten alamıyorum kendimi.Sanırım atlatmam gereken zor bir süreçteyim..
|
|
|