Yeni bir konu olusturabilme hakkim olmadigi icin - 100 puani asmak gerekiyormus :-)) - acmak istedigim konuyu bu konu basligi altinda aciyorum. Mümkünse ve uygun görülürse, yeni bir konu olarak acabilirsiniz m1gin.
Satirlar o kadar dokundu, isledi ki yüregime adeta kurmak istedigim cümle ve kelimeleri bile hüzün kapladi. Umarim sizler de begenirsiniz. Ramazan ayinin son iftarina mahsus olan baska gelenekleri bilen, duyan varsa, paylasilirsa ögrenmis oluruz...
Ramazan Bayrami'niz mübarek olsun. Rabbim daha nice saglikli, huzurlu bayramlar nasip eder insaAllah... Selam ve dua ile...
*************************************************************************
Güzel Anadolumuzda öylesine güzel adetler var ki, keşke bunlar tamamen yok olmadan kitaplarda toplanabilse, hatta kamera ile kayıt altına alınarak gelecek kuşaklara hoş bir gelenek olarak aktarılabilse...
Çocukluğumdan hayal mayel hatırladığım ramazan ayının son iftarına mahsus hoş bir geleneğe geçtiğimiz yıl yeniden denk gelmiş ve kamera ile kayıt altına almıştım. Bu akşamki iftar saatini de bu nedenle iple çekiyorum. Sırf o duygulu anı bir kez daha yaşamak için...
Hiç kuşkusuz benzer adetler ülkemizin her köşesinde vardır. Hatta konuyla ilgili paylaşımda bulunmak ve araştırmak yapmak isteyenlere yardımcı olmak adına, kendi yörelerinde ramazana mahsus ne tür adetler olduğunu okuyucularımız yazı altına yorum şeklinde aktararak ilgililerin dikkatine sunabilirler.
Ben bugün sizlere, Batı Karadeniz’in yeşil ve mavisi içiçe geçmiş güzelliği ile meşhur şirin ili Bartın yöresinde, ramazan ayının son iftarında uygulanan geleneklerden birini aktarmak istiyorum.
Ramazanın son iftar saatinde oruçları açmak için ezanların okunması beklenirken, özellikle evlerdeki en yaşlı hanımlar yanlarına içine su doldurulmuş tas, maşrapa, ibrik, kova gibi malzemeler alarak, ezanın okunuşu ile birlikte, güneşin battığı istikamate doğru ellerindeki kaptaki suyu ileriye doğru serperler.
Tıpkı, gurbete giden insanların arkasından serpilen su gibi..
Özellikle evlerdeki bayanlar, yani ninelerimiz ve annelerimiz, Ramazan ayına adeta bir şahsı manevi, yani evlerine gelen, vakti saati geldiği için de gitmek zorunda kalan bir misafir mumalesi yaparlar. Ertesi yıl gene gelip, gene buyurması için, ramazan ayını adeta çok sevip sayılan hürmetli bir insan gibi kapıdan yolcu ederler.
Anadolu insanı, din görevlisi arkadaşların Ramazan ayının son 10 gününde söylemeye başladığı “Elveda Ey Şehr-i Ramazan” ilahileri ile girmeye başlar, bir yıllığına gurbete giden değerli bir varlığın uğurlanışı moduna...
Son teravihin son rekatındaki selamla, hüzün giderek derinleşir kalplerde...
Hemen peşinden 3 defa söylenen son ‘salat-ı ümmiye’, hani şu "Dede Efendi" tarafından yapılan bestesi ile, "Allahümme salli ala seyyidina..." diye başlayan büyük eser sona erdiğinde, birden derin bir sessizlik çöker mabetlere...
Son teravihin kılındığı gecede kalkılan son sahur, gurbete gitmeye hazırlanan sevgili bir dost ve arkadaş ile yenilen son yemek gibidir..
Son günün orucu ise, akşama uğurlanacak bir dostla geçirilen son gün atmosferindedir.
İmkanınız olsa da, son iftarda, Ramazanı kapıdan yolcu etmek için elinde bir kırba su ile bekleyen Anadolu kadınının o sırada söylediklerine bir kulak verme imkanı bulsanız.
Dudaklarından dökülen sözler, gelin edilen bir genç kızın, askere gönderilen bir yiğit delikanlının ardından söylenenlerden çok daha dokunaklı, çok daha kalbi, çok daha hissi ve içten olduğunu müşahede edersiniz.
Karşısında o sırada bir insan olmadan, sanki birini uğurluyormuş gibi dokunaklı sözler sarf edip gözyaşı dökmek nasıl birşeydir, keşke herkes bu estanteneyi hayatında birkez görebilse...
Son iftarda Ramazanı yolcu etmek, sadece ondan 1 yıl ayrı kalacak olmanın hüznü değildir. Ertesi yılki ramazana ulaşacak kadar ömrün yetmeme ihtimali de, ayrılık acısını derinleştiren ayrı bir duygu yükü olarak biner sinelere....
Ne edersiniz ki, ucunda ayrılık da olsa, hayat devam ediyor. Beklentiler ve umutlar ertesi yıl için yüreklerde birkez daha saklanıyor, tohumlanıyor ve yeniden yeşermesi için gün sayılıyor.
...Ve ardından bayram geliyor.
Ramazan Bayramının diğer adı Arapça ifadesi ile Fıtr Bayramı ki, fıtr kelimesi Arapça'da kahvaltı anlamına gelmekte ve ramazanın bitimiyle birlikte bayramın ilk günü yapılan ilk kahvaltıyı ifade etmektedir. Bu kahvaltı tüm evlerde, Ramazan ayının ve orucun bitmesi ve hakkıyla ifade edilmesinin bir nişanesi olarak yapılan bir tören niteliğindedir.
Bu vesile ile tüm okuyucularımın Ramazan Bayramını kutlar, sağlık ve esenlik içinde nice Ramazanlara ve bayramlara erişmesini temenni ederim.
Prof.Dr. Osman ÖZSOY
Bu mesaj, hazani tarafından, 29.08.2011 19:34:57 itibariyle düzenlenmiştir.