Biz Müslümanlar yerküre üzerinde insan oluşun tek gerekçesiyiz. İnsanlığın bir parçası değiliz.
İsmet ÖZEL
Herhangi bir şey düşünürken veya yaparken neyi kriter alacağız? Herhangi bir kriter olmaksızın bir şey yapmak mümkün mü?
Kanımca kritersiz (kaynaksız) bir düşünme ve düşüncesiz bir eylem insan için mümkün değildir. Diğer canlılar yaptıklarını kendi inisiyatifleri dışında, kendilerine öğretilegeldiği üzere yaparlar ve bu yüzden de bir mesuliyetleri de yoktur. Ama iş insanoğluna gelince, o yaptıklarını ve yapmadıklarını seçme özgürlüğüne sahip olduğu için aynı zamanda da bundan mesuldür ve insan için düşünülmeksizin yapılan bir eylemin insani bir vasfı kalmamıştır. Fakat düşünce melekesi olduğu için, bunu kullanmaması sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ragıp el Isfehani’nin belirttiği gibi “insan ancak güzeli çirkinden, hayrı şerden ayırma vasıtası olan akıl ve fikirle insan olur.” Zaten insanın sorumluluğu akıl baliğ oluşuyla başlar.
Düşünmek insan için kaçınılmaz bir şey olunca ortaya ister istemez neyi baz alarak düşüneceğiz sorusu geliyor. Zaman ve mekândan bağımsız, hatasız, mutlak bir varlığı mı referans alacağız, yoksa sonradan var olan, zaman ve mekâna bağımlı ve yanılması kaçınılmaz olan diğer varlıkları mı referans alacağız? Diğer bir değişle Kuran ve Kuran İslam’ına göre mi, yoksa başka şeylere göre mi düşüneceğiz ve yaşayacağız?
Kuran (İslam) mutlak, sonsuz bir bilgi-akıl sahibinin, yarattığı şeylerin etkisinde kalmadan (zaman, mekân, insan, tabiat…) onlar hakkındaki eksiksiz, hatasız yorumudur. Düşünebilen, akıl sahibi bir varlık olarak insanın var olanlar (zaman, mekân, insan, tabiat…) hakkındaki yorumu ise mutlak bir yanlış olmayacağı gibi mutlak doğru da olamaz. Çünkü insan hem bilgi, kavrayış bakımından oldukça sınırlıdır hem de düşünce ve eylemde diğer varlıklarla sınırlandırılmıştır. Örneğin, insan düşünce ürünü olan sosyalizm veya kapitalizmde insan, toplum ve tabiata uygun yönler olduğu gibi aykırı yönler de (hem de çok daha fazlasıyla) vardır. Çünkü tüm beşeri sistemler onu ortaya koyan insan(lar)ın kapasitesine, içinden çıktığı toplumun şartlarına ve bulunduğu zamana bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla farklı bir insan, zaman, mekan için uygulanabilir olmayacaktır. İslam ise tüm bu faktörlerin etkisinden bağımsız olarak, bunların her birinin hem kendi içinde hem de birbirleriyle olan ilişkilerinin en doğru bir biçimde ortaya konulmasıdır.
Fransız düşünür Roger Garaudy 80 yıl boyunca aradığı tüm doğruluk ve güzellikleri tek bir kitapta, Kuran’da bulduğunu söylüyor. Kanımca, insanın da doğru bilgiye ulaşabileceği fakat tüm doğruların mutlak olarak ancak Allah (c.c) tarafından bilinebileceğini gösteren güzel bir tespit.
Velhasıl-ı kelam, bir işe başlayacaksak ve bunu en güzel bir şekilde yapmak gayesindeysek düşünce merkezimize ilahi olanı, İslam’ı yerleştirmek zorundayız.
Not olarak belirtmek isterim ki ‘İlahi’ sadece bir din var ve o da İslam’dır. Hz. İsa’nın da, Hz. Musa’nın da tabi olduğu tek din.
Allah’a emanet olun…
Dinlemek için: M. Birgin - Kriter (Abdussamed Batur)